30 Tem 2008

Yaşarken Öğrendiklerimiz

"In school you get the lesson and then take the test ... In life you take the test and then get the lesson."

Bir arkadaşımın önerisi ile her gün bana kişisel gelişime yönelik e-mail yollayan bir siteye üyeyim. Bu söz çok hoşuma gitti. Kimin söylediği belli değil ama ne kadar hayatın içinden ve doğru.
"Okulda bir şeyler öğrenir ve sonra sınava tabi tutulursun. Hayat ise bir sınavdır; önce sınava girer sonra dersini alırsın."

Tabii almak istersen ve açık olursan. Kendimize karşı dürüst olup, tüm olumlu-olumsuz yönlerimizle kendimizi kabullendiğimizde bir nevi kendimizle barışmış oluyoruz. Bu kadarla bitmiyor tabii. "Tamam, ben böyleyim" diyerek işin içinden çıkmak pek çözüm getirmiyor.
Bu barışıklık bize değiştirme şansını veriyor. İşte o zaman da asıl iş başlıyor.
Bu yazıları yazmaya başladığımdan beri bir kaç kez kendimle yüzleştim ve tam bir barış ortamı sağlamış olmasam da kabullendim diyebilirim.

En zor kısmı bu kabullenişin arkasından değiştirmek istediğim şeyleri değiştirmeye çalışmak gibi geldi bana. Belli durumlarda özellikle de zor durumlarda en alışık olduğum, kullanageldiğim ruh hali ve davranışları gösterdiğimi fark edip, "hani değişiyorduk, ne oldu?" dedim kaç kez kendime.

Kendime çok haksızlık etmek istemiyorum ama hala kıvama gelmedim. Tamam o alışkanlık haline gelmiş tepkiyi verdikten sonra bir iç mücadele yaşıyorum. "Böyle yapma, işte yine başladın" diyorum kendime. Bunların sonrasında; tek başarabildiğim şey ise; aslında bu tatsız durumda ne öğrendim, ne yapsam böyle olmazdı diye sürekli kendimi didikleyip, bir ders çıkarmaya çalışmak oldu.

Ne diyeyim, sınava gir sonra dersini al! Durum böyle ise yola devam.


Foto: emirdag.com.tr



Hiç yorum yok: