Bu soruyu kendimize ne kadar dürüstçe sorabiliyoruz?Kendimiz dediğimiz şey aslında olmak istediğimizle yapabildiğimizin bir karışımı mı?
Bu soruyu çok içten soracağım kendime ve o kadar da içten cevaplayacağım.
Malzemeyi bir elimize alalım, inceleyelim ki ona göre hangi kısmı neyin yerine daha çok kullanacağız, hangi kısımdan olabildiğince kurtulmaya çalışacağız görelim.
Bize arkadaşlarımız, ailemiz "sen bunu sevmezsin, bir film gördüm bayılırsın, bir yere gittim senin kesin orayı görmen lazım, tam senlik" gibi yorumlarda bulunurlar.
Bu varsayımları, onlara gerçekten gösterdiğimiz parçalarımızdan yola çıkarak mı yapıyorlar yoksa onlara gösterdiğimiz ama bizim olmayan parçalardan mı?
İnsan zamanla değişebiliyor ama durup düşünmeyince bunun farkında olmuyor.
Bazen beş sene önce "Aslı sen böylesin" diyenlerin verilerini doğru kabul edip, hala öyle sandığımı fark ediyorum.
Bazen beş sene önce "Aslı sen böylesin" diyenlerin verilerini doğru kabul edip, hala öyle sandığımı fark ediyorum.
Aslında ben artık öyle değilim, değiştim, o zaman iyi gelen bir şey bana şimdi katlanılmaz gelebiliyor. Değişmek doğal ama bir yerlerimiz değişirken bunun farkında olmamak, akıntıya kapılıp giden taş misali ilerlemek de hayatı boşuna yaşamak sanki.
Değişirken ben istediğim için değişsem ya da değişimi yaşarken farkında olsam ve buna ne yol açtı bilsem, bence hayatı daha güzel yaşama şansım olur. Ne istediğimi bildiğimde; boş yere istemediğim şeylere zaman harcamam ve sonunda o istediğim şeye kavuşmak da ödülüm olur. Arada geçen zaman da amacı belli olduğundan heba olmamış olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder