8 Şub 2009

Başlangıçlar...

Siz başlangıçları nasıl karşılıyorsunuz bilmiyorum ama ben biraz huzursuz oluyorum.
Bunu az önce yeni bir kitaba başladığımda fark ettim.

Kitap okumayı çok seviyorum ve yeni kitaplar almaya da bayılıyorum. Ancak okuduğum kitap bitip de yenisinin ilk sayfasını okurken, içimde bir huzursuzluk hatta ne okuduğumu anlamayacak kadar yoğun bir iç konuşma oluyor.

İlk sayfasını sadece bir kez okuyup ilerlediğim kitap sayısı gerçekten çok kısıtlıdır.
Ancak bir seri okuyorsam ve içeriğin öncesini biliyorsam rahatça devam edebiliyorum.

İlk sayfada içimdeki iç konuşmalar ne diyor bana?

Acaba sevecek miyim?

Umarım elimden bırakmak istemeyeceğim kitaplardan olur.

Acaba yazarın önceki kitabından daha mı az seveceğim?

Umarım hayalkırıklığı olmaz.

Neyse ki bu sadece bir sayfa sürüyor ve sonra kendimi toparlayıp, sayfaya yeniden başlıyorum ve sadece okuduklarımı düşünüyorum.
Başlangıçlarla ilgili tereddüt içeren ruh halimin gerçekleştiği ve en farkında olduğum durum olması nedeniyle kitaplardan başladım.
Yeni bir cafe, daha önce yapmadığım bir iş, daha önce gitmediğim bir yer, bende hep bu huzursuzluğu yaratıyor.

Bu nedenle mekan bağımlısıyım diyebilirim. Eğer bir yerde rahat ettiysem hep orayı tercih eder, hep aynı yere oturur ve hatta yediğim yemeği bile değiştirmem.

Konu insanlara gelince ise farklı hissediyorum. Yeni insanlar bende huzursuzluk yaratmıyor. İnsanlar benim sınırlarımı zorladıklarında huzursuz oluyorum ama bunu zaman zaman tanıdığım insanlar da yapabiliyor.

Bu açıdan sınırları belirlemek benim için yeterli oluyor.

Yeni bir şey yaparken veya yeni bir yere giderken huzursuz olmak beni maceracı olmaktan çok uzaklaştırıyor. İlla maceraperest olmalıyım gibi bir hayalim yok ama deneme-yanılma ile insan pek çok şey öğrenebilir, kendinde yeni şeyler fark edebilir.
Ben tutucuya yakın ruh halim ve davranışlarımla belki bazı fırsatları kaçırmış oluyorum.
Yeni bir yemek, yeni bir cafe, yeni bir hobi gibi...

Bu konuda kendime çok yüklenmeyi düşünmüyorum. Bu senenin ve aslında düşündüğümde benim hayatımın hedefi anı yaşamaktı.

Nasıl rahat hissediyorsam öyle davranmak konusundan taviz vermeyi düşünmüyorum.

Gerisini tesadüflere ve hoş sürprizlere bırakıyorum. Mutlaka yaşamam gereken birşey olursa bir şekilde yaşarım, karşıma çıkar. Zorlamaya gerek yok!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Başlangıçlar bana da hep zor gelir,başladıktan sonra bitmeler de öyle.
Sevdiysem kitabı meraktan çatlasamda, yavaş okurum bitmesin diye.
Cafede aynı fikirdeyim,rahat hissetmekle alakalı sanırım,ne gerek var başkasına.Ama aynı yemeği yemem ,hepsini denemeyi isterim.
Geçenlerde beyoğlunda eskiden çok sık gittiğim bi cafede nostalji yapmak istedim,güzellik salonu olmuş,içim burkuldu...