Üzerine düşündüğünüz bir konu olur ve o konuda bir sonuca varırsınız. Sonra bir arkadaşınızla konuşursunuz ve beyninizi okumuş gibi o da aynı konuyu açar. İşte öyle zamanları ben çok seviyorum. Bir tür yalnız değilsin hissiyatı gelir üzerime.
En son bu hissi bir blogcu ile paylaştım. Kadın sanki benim beynimi okuyor. Hatta yazdığım ilk hikayeme Ya değilse'ye başladığımda; "sevgilisi ortadan yok olan bir kadını yazayım ama hikayenin sonunda o sevgilisi değil evinde beslediği, ona arkadaşlık eden bir kedi olsun" demiştim. Ne olduysa konuyu öyle bağlamayıp, başka bir şekilde sonlandırmıştım.
Hele de konu herkesin gündeminde olan bir şey değil de tamamen sizin o anki ruh halinizle veya yaşadığınız bir şeylerle bağlantılıysa tadından yenmez.
En son bu hissi bir blogcu ile paylaştım. Kadın sanki benim beynimi okuyor. Hatta yazdığım ilk hikayeme Ya değilse'ye başladığımda; "sevgilisi ortadan yok olan bir kadını yazayım ama hikayenin sonunda o sevgilisi değil evinde beslediği, ona arkadaşlık eden bir kedi olsun" demiştim. Ne olduysa konuyu öyle bağlamayıp, başka bir şekilde sonlandırmıştım.
Bu blogcu ablanın blogunda sadece bir öyküsü var ve anlatımı, ifade tarzı çok sürükleyici.
Asıl ilgimi çeken ise; hikayesi aynı benim kurguladığım ama sonunu getirmediğim hikaye!
Tam bu yazıyı yazarken bugün öğlen iki arkadaşımla konuştuğum bir konuyla ilgili birşey yazdı Taşkın bana!
Ben bu ara antenlerim açık geziyorum galiba. Son birkaç aydır bu tesadüfler, paralellikler çok fazla başıma geliyor. Hoşuma gidiyor bu durum. Dedim ya yalnız olmadığımı hissediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder