15 Tem 2010
Basit Olmak
Kahve içmeyi hep sevdim ama bol sütle. Sonradan sütü bıraktım ve kahvenin tadını almaya başladım.
Aaa ne güzel, ben de kahveyi gerçek bir kahveci gibi içiyorum, diye sevindim.
Derken sevincim kursağımda kaldı. Çünkü kahvenin tadını aldıkça; her kahveyi beğenmez oldum.
Sabahları ofiste bana ayıltıcı etkisiyle ve tadıyla keyif veren kahvem artık gözümden düştü.
Damağımda, evde hazırladığım kahvenin tadını bırakmıyor diye sevmez oldum onu.
Şimdi kahve konusunda zevklerim değişti ve gelişti de iyi mi oldu?
Böyle daha mı mutluyum?
Yoksa mutlu olacağım zamanları mı kısıtlamış oldum?
Buradan, bana hayatı zorlaştırma, basit yaşa diyen birisine selam ediyorum.
Konu kahve değil de hayata bakış açın olduğunda; hep daha iyisini aramak, kendini gerçekleştirmek için durmadan çabalamak, değişmek istemek hayatı zorlaştırmak mıdır?
Yoksa bunları yaparak mı, hayatı basit yaşama mertebesine ulaşır insan?
Çok keyif aldığın bazı insanlar yavan gelmeye, arkadaşlarınla konuştukların seni doyurmamaya başladığında, hayatına ne yapmış oluyorsun?
Hayatından bazıları çıkıyor, yerlerine başkaları geliyor ya da bazen gelmiyor, yalnızlaşıyorsun.
O yalnızlık mı daha kıymetli yoksa eski alışılmış düzendeki kalabalık mı?
İçimde konuşan küçük akıllı kız, bu sorulara "kaliteli yalnızlık, niteliksiz kalabalıktan iyidir" diyor.
Bana da öyle gelmekle beraber; hedef basit olmaksa, bu kadar uğraş ne için, diye sormadan edemiyorum.
Görsel: Ahmet Coka
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
19 yorum:
sütle evet ama diğer türlü hiç sevemedim
O yalnızlık daha güzel bence. Sonuçta hiçbir şey aynı kalmıyor. Yelkenliyle açılmak gibi... Başka insanlar giriyor, başka limanlara giriyorsun... Sonra başkaları...
Ben yorumu yazmadan önce düşündüm biraz.
Kendini çok yanlız geçiren ve genelde hep yalnız olan biri olaraktan ben bu konuyu hiç düşünmemeişim aslında.
Aslı kafamı karıştırdın...
Sanırım bende seninn düşüncene eğilimliyim :)
Aslıcan; sen ki mesleki olarak da açılımlarını iyi bilirsin ama, "ya öyle, ya böyle" olmak zorunda mı? Bazen duruşu mağrur, gelişimi kahve-seçer, beğenileri seçkin, bu anlamda nitelikli yalnızlığı keyifli ve dostlukları seçici olup; arada vakit buldukça daha ferah çekirdek çitlemelere, hazır kahvelere, esrik muhabbetlere de keyiflenemez mi insan?
aslı hanım merhaba,
çetrefil hale geliyor mesele...
sonuçları gördükten sonra geriye dönüp girişilen çabayı sorgulamak çok sağlıklı durmuyor.sonuçlar değerli kılabilemez her çabayı.
selam ve saygıyla
aslı hanım merhaba
internet bloğunuzu beğendim
dusunmek/soru sormak iyidir
mesela kapalı ve net cumleler benim için cesaret demekdir.
"kaliteli yalnızlık, niteliksiz kalabalıktan iyidir"
bu cümleye bağlı yaşamayı hiç bırakma. fazla iyimserlik ve basitlik, eğer bilge falan değilsen insana zulüm ve nefret getirir.
kesinlikle "kaliteli yalnizlik" diyorum, birde yanina sade bir turk kahvesi... degmeyin keyfime
C3MOİ: Valla ben de ama oluverdi işte.
AidaSalem: Yalnızlığı ben de tercih ediyorum ama çok nadir ama bazen kalabalık da iyi geliyor, arada deredeyim.
Beyaz: kafanı karıştırdıysam ne mutlu bana :))
Eliza'm: Ya evet dengesi buldunduktan sonra her yönde olurum da. İşte bazen kafam kaçıyor böyle siyahlara beyazlara, bilemiyorum o zaman.
nesimi: Her sonucu keşkesiz ve ders alarak yaşamak iyi geliyor. Sonucu sadece sorgulamak bence de sağlıklı değil.
Adsız: Kapalı ve net cümleler fazlasıyla cesaret gerektirir. Ama kapalı ve net sorular cevabı kısıtlar. Açık soruya cevap vermek ise gerçekten daha çok cesaret gerektirir. Aklıma bir şey geldi "bana iki şey sorma hakkın var, dürüstçe cevap vereceğim" gibi.
Syrakusa: Ne güzel demişsin, ben bilge olmak istiyorum bir gün. Olsam keşke.
A-H: Tam şimdi ben niye Türk kahvesi sevmiyorum diye, sade bir kahve içtim ve hoşuma gitti. Zevkleri genişleterek de mutlu olmuş oldum. Bunu da yazayım bir ara. Daha çok şeyden zevk almak, daha fazla mutluluk.
Paylaşıma gönül dolusu katılıyor ve teşekkür ediyorum.Sevgilerrrr.
Sağol annemineli, sana da sevgiler...
çabalayarak basitliğe ulaşamayız bence. birbirini iten şeyler değil mi bunlar? gerçek basitliğe ulaşmak için değişik bir ruh haline geçmek gerekiyor ki bu, çoğunluğun düşüncesine göre delirmiş olmaktan pek farklı değil. bunu çalışa çabalaya yapamayacağımız belli.
biz (genetik kodlarımızda bulunan ve alt etmemizin mümkün olmadığı bencilliğimiz nedeniyle) her zaman, ileriyi düşünmeden o an için bizi mutlu eden şeyleri yapacağız (kahvede de, arkadaşlıkta da) ve daha sonra da neden böle yaptık diye pişman ola ola hayatı geçirip bitireceğiz işte.
ne kadar iyimserim yine bugün :)
aslıı, içim açıldı sağol varol :)) bir şey "olmaya" uğraşarak olunamayacağı aşikar, haklısın.
evet, hepimiz ölecez diye bitirdim. yuh diyorum burdan kendi kendime :D
yok canım haksızlık etme kendine, öleceğiz gerçekten de:))
Bence de kaliteli yalnızlık geri kalan her şeyden daha iyidir. Yavanlaşan arkadaşlıktansa, yavanlaşmayan tek arkadaş kitaplardır. Yalnızlığımın en yakın arkadaşı her zaman kitaplardır.
Aslı canım nasılsın? :) Ben blogumu terk ettim, belki geri dönerim ismi değişmesi gerekiyor yaz da geldi böyle oldu...
Bir kahve seni almış götürmüş yine derinlere dalmışsın. :) Ben de şimdi fazla dalmayayım konunun içine de sade kahveden vazgeçmem. :)
öğrenciler, ilkokulda annelerinden daha çok önemserler öğretmenlerini, üniversitede ise her fikirlerini sorgular, çürütürler, gerekirse kavga ederler. Biz bu değişim tüm hayatımız boyunca yaşıyoruz işte. bir zamanlar aldığımız nefes ayrı gitmeyen insanlarla ayrı yollara düşüyor, sonra eskiden nasılmışız öyle diyoruz.
Bence hayat uzun, insanlar çok. Belli başlı demirbaşlarla yeni insanları tanımak da güzel:)
Mesela ben bunca zaman latte içerken, artık cappuchino'cu oldum ama türk kahvesinin de yeri gönlümde hep ayrıdır.
cehalet mutluluk,bilgelik mutsuzluk getirebilir doğru.Ama bilgelikle gelen mutluluk,basit zevkleri olan insanların yaşayabileceğinden kat kat daha yoğun ve güzel olacaktır,orası da ayrı.
Yorum Gönder