Rusça "hayır" demekmiş; kardeşimden öğrendim. Konumuzla alakası yok, sadece öğrenin diye söyledim; belki bir gün lazım olur. İçinden inşallah diyenler varsa; Allah gönlünüze göre versin.
Her insanın kalbimde ne kadar yer kaplayacağını belirlerken en güvendiğim yargım-ön yargım; niyet.
Bazen gözlerden okuduğum, bazen davranışlardan ve davranış geçmişinden, kayıtları gözümde canlandırıp, karar verdiğim şey. En çok gözlerden yola çıkarak karar vermem, sezgilerime daha çok güvenmemden geliyor. Ancak sezgiler de zaman zaman yanıltıyorlar. Onu da ancak karşımdakinin söyledikleriyle yaptıkları ya da söyledikleriyle söyledikleri birbirini tutmadığında anlıyorum.
Gözlerinde ve ilk aşamada hareketlerinde yamuk olmayan insanları hemencecik seviyorum ve güveniyorum. Sonradan yaptıkları kelekler ve ilk başta sakladıkları puslu ruh halleri ortaya çıkıverince; sevgim "püfff" diye yok oluyor! Böyle olunca; ikimiz için de bir bocalama anı başlıyor. O, beni kandırmış olmanın rahatlığı içindeyken; uyanmış halimle karşılaşınca dumur olurken, ben de hayal kırıklığı etkisiyle "artık güvenmeyeceğim" diye ezber bozuyorum. Tabii yine, yeniden güveniyorum; hataysa hata, her yeni tanıdığım insanda bunu tekrar ediyorum.
Ne olacaksa olsun diyerek, o duygunun tadını çıkarıyorum çünkü onun tadı her yerde kolay kolay bulunmuyor. Sevince; karşımdaki insan, kendim, kısacası o an olan her şey gözüme daha güzel geliyor.
Kendimi, şarj edilmiş, uzun ömürlü Duracell tavşanı gibi hissediyorum.
Hal böyle olunca da; niyeti bozukları önce çok, sonra az sevmekten kendimi alamıyorum.
Görsel: Ahmet Coka- Heart says
15 yorum:
biriyle ilk tanıştığında o kişiye -5 ver. sonra bak bakalım - 'lerde dip mi yapıyor yoksa 0'a mı geliyor.
Niyeti bozukları farkettikten sonra değil az, hiç sevemiyorum ben... İncitiyorlar sahtelikleriyle.
Rusça öğrenmek zorunda kaldığım bir dönem olmuştu, o zamanlardan kalma 50-60 kadar kelime var hala hafızamda. En net hatırladığım ise Na zdorovje( Nazdrovya ) yani şerefe :))
mr. hayd: 5'ten de fazla veririm, artıda kalan candır :)
sokağımın kedisi: nazdrovya en güzeli, ohhh içelim güzelleşelim :)
içtik güzelleştik.çirkinleşmeyelim :))
güvenmek ve sevmemek mi yoksa hiç kimseyi sevmeyip güvenmemek mi. ben de bunun ikilemini yaşarım.herşey kararında değilmi. her zaman mesafeyi korumalı.
Syrakusa: Ben içimden geldiği gibi davranıp sonra ne oluyorsa olsun mantığında davranmayı seçiyorum genelde :)
"Bazen gözlerden okuduğum, bazen davranışlardan ve davranış geçmişinden, kayıtları gözümde canlandırıp, karar verdiğim şey"
Aslı'cım maşallah sherlock holmes gibi gördüm seni hihihi aynı ben :D
Elbette ki böyle durumlar oluyor hayatta, neye niyet neye kısmet. Ama keleğe geldikçe insan anlıyor ki etrafımızdaki insanların manav tezgahındaki çürük çıkma ihtimalli domatesden ne farkı var ki? Arada çürükler çıksa da ben domatesi seviyorum haliyle insanları da.
Read more: http://aslisin.blogspot.com/2010/09/niyet.html#ixzz109LpI0R9
Kardeşim, domatesi ben de seviyorum, peynir ve zeytinle iyi gidiyor. Pişmemiş olsun yeter :)
Balıkım: Gerekirse dedektif de olunur bu hayat yolunda :))
Aslım yardımcı dedektife ihtiyacın olursa haber ver mutlaka. Bir Akrep'ten iyisini bulamazsın bu konuda! Hele ben var yaaa, o niyeti kötü şerefsizleri anladığım vakit Inspector Gadget kesiliyorum inanır mısın?! Ve ortaya dökmesem bile artık emin oluyorum bu şerefsizlerden ve bir daha onları sevme gafletine düşmüyorum.
Gözlerinde ve ilk aşamada hareketlerinde yamuk olmayan insanları hemencecik seviyorum ve güveniyorum.
Demişsiniz ya.. Gözler artık eskisi gibi değil, doğruyu söylemiyorlar. Hareketler deseniz, ilk başta reklamları izliyorsunuz, aslı sonra belli oluyor.
Yani neymiş.:)
Sibel, akrepler ve sezgileri, en iyi dedektif grubudur bilirim :)
OKA: Yani bitmişiz haberimiz yokmuşşş :))
Hehe, Abiye Kuzu'yu sevdim.
Ben de tam tersi, yeni tanıştığım çoğu insana önce bok atıyorum, sonra da seviyorum ve bok attığımı bile unutuyorum :)
Bero
En azından hayal kırıklığına uğramıyorlar sendeki durumda, Berocuk.
Yorum Gönder