17 Kas 2010

Şeker Bayramı


Bu yazı, aslında dün yazılacaktı. Sabah gözümü açtığım an hatırladıklarım bunlardı.
7-8 yaşındaki Aslı'nın bayramı. Üşendim, bugüne kaldı.
Buyrun okuyun...

Seneler öncesinde, Ankara'da...
Bu sabah, gözlerimi açtığım an, bayram olduğunu hatırlayıp hangi ruh halindeyim diye kendimi yokluyorum.
İyi bayram ruh hali mi? Sevimsiz bayram ruh halimi?
Sanırım iyi olanı.

İçeriden tıkırtılar geliyor, sanırım annem kahvaltı hazırlığında.
Babam, çok dindarmış gibi bayram namazına gitti mi, acaba yine?
Sadece belli günlerde, adetten diye yapılan işler silsilesi.

Kalkıyorum, hava güzel, seviniyorum. Bayramla işim olmaz da arkadaşlarla eğlenebiliriz işte.
Kahvaltıdan sonra, yeni alınmış kıyafetleri, yani bayramlıklarımı giyip, ev içi bayramlaşmayı tamamlıyoruz.
Yine adetten, neyse.

Bayramı ilk ben kutlarım hırsına kapılmış bir iki komşu yüzünden evden çıkamıyorum, aklım sokakta.
Arka bahçede, günlerdir beslediğimiz canım koyunu kesiyorlar. İçim acıyor, bakamıyorum.
Tanımadığım koyunlara bakacağım, sokağa çıkınca. Nasılsa adım başı, bir hayvanı kesiyor olacaklar.

Hem o sahnenin vahşeti midemi bulandırıyor hem de bakmaktan kendimi alamıyorum.
Korku filmi seyredip korkmak gibi.
Acı yiyip, ağzın burnun yanarken aldığın zevk gibi bir şey.

Sokağa fırlıyorum, misafirlerin arkasından.
Karşıda ağaçların altında bir başka hayvancağızı kesiyorlar.
Baştan sona seyrediyorum, bu sefer.
Bir süre sonra bir şey hissetmiyorum sadece taze etin iğrenç kokusundan midem bulanıyor.

İşin kötüsü şimdi bu kesilen hayvanların etleri, bize de gelecek.
Ev leş gibi kokacak.
Annem günlerce, o etleri bir takım yemeklerin arasına karıştırıp, bana koyun eti değil valla bak diye yutturmaya çalışacak.
Oysa daha pişerken kokusundan anlıyorum, ben.
Nefret ediyorum.


Mümkün mertebe evden uzak durmaya çalışarak, arkadaşlarla buluşup, kapı kapı "iyi bayramlar" dilemeye başlıyoruz. Arada bir iki hakikatli komşu harçlık veriyor ama genelde hasılat; şeker ve çikolata.


Annem görse kızar, kapı kapı geziyorum diye ama bayram değil mi?
Evet, bayram!


Sokakta adım başı kan var. Hatta bazı yerlerdeki kan izi aylarca geçmeyecek.
Şeker Bayramını daha çok seviyorum. Daha masum, daha temiz bir bayram.
Tek kusuru bu bayramdan bir gün daha kısa olması.
Olsun, yine de Şeker Bayramını tercih ederim.

Görsel: Ahmet Coka

11 yorum:

Onur Diribaş dedi ki...

Okurken kendi çocukluğumdaki bayramlara gittim resmen. Çok benzer deneyimler, benzer duygular...

Ayrıca 1 gün uzun ya da kısa boşver, bize hergün bayram. :)

Deli Anne dedi ki...

İyi bayramlar

Judy Abbott dedi ki...

ben küçükken rahmetli dedem kurban keserdi, biz de kuzenlerimle izlerdik, amanın çoçukluğun çılgın cesareti mi nedir?

naber dedi ki...

happy eid nedir ya:S

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

Ben hiç "kapı kapı dolaşmamışım" lan... Ne dolaşacak arkadaşım oldu, ne öyle ortam, ne de dolaşacak cesaret/gaz...

A-H dedi ki...

valla bende okurken birden cocuklugumun bayramlarina gittim :) ama ben hic kapi kapi dolasip seker toplayamadim ki :(

Aslısın dedi ki...

Onur, doğru be, yürü be:))

deli anne, sağol sana da iyi bayramlar.

judy, merak daha çok bence.

ayva, bayram demekmiş.

öküzüm, hala geç kalmadın, bak veriyorum gazı, hadi gel yarın çalıp, kaçalım zilleri :))

A-H, yarın öküz ile yapacağız bir çılgınlık, hadi sen de gel :)

Syhn dedi ki...

bende annemden gizli giderdim şeker toplamaya:))

Muzeyyen dedi ki...

çok benzer durumlar yaşamışız :) kendi çocukluğuma gittim..

Aslısın dedi ki...

Syhn, oysa çocukluğun şanındandır, ne karışıyorlarmış ki bize:)

Müzeyyen, artık gelmişsindir herhalde. Fazla kalma orada, yaramıyor insana, hadi geel :)

Muzeyyen dedi ki...

:))