Arada ben olmasam, duygularım sana nasıl akar acaba?
Tüm duygulanma hallerimden bahsediyorum, sevgi, aşk, nefret, öfke, özlem, tutku...
Ben araya girmesem sana olan sevgimi nasıl gösteririm?
Şunun farkındayım; duygularımı gösterirken bazen filtre oluyorum bazen olmayanı varmış gibi gösteriyorum bazen de duygu güçlendirici oluyorum. Yani hissettiğimden daha güçlü hisettiriyorum.
Kendime yabancılaşıyorum böyle düşünce. Yani "ben" dediğim şey aslında ne?
Bugüne kadar şuurlu şuursuz öğrendikleri, duygukları, sahiplendikleriyle kendini tanımlamış, bazen filtreleyen bazen amfi etkisi gösteren bir ara aksam.
Benden bağımsız bir makine istiyorum, bağlasınlar kalbime, beynime, duygularım nerede kendilerini gösteriyorlarsa o noktalara ve "ben"siz aksın bu hislenmeler. Adı da geleniiletir olsun.
Peki sen bu duyguları benden mi dinlemek istersin yoksa beni filtreleyen o geleniletir'den mi? Yani gerçekten hislerim ve ben bu kadar ayrı mıyız? O hisleri anlamlandıran "ben" olmadan o hisleri duymak sana ne hissettirir?
Bu kadar soruyu sorduktan sonra bazı cevaplar belirdi aklımda. Ben benimkileri vereyim, sen de kendi cevaplarını ver olur mu?
Filtrelerim, amfim veya yokmuş gibi davranmalarım, hislerimle senin arana giriyorlarsa; ya benim hislenmemde bir sorun vardır ya da sana olan hislerimde.
Yani bu da aslında "ben"im. Sen beni önemsiyorsan, icat ettiğim makinenin ilettiklerinden çok sana hareketlerimle, bakışımla, gülüşümle yansıyan beni merak ediyorsun. Onu görmek istiyorsun.
Haa, ben filtrelerden, amfilerden kurtulurum, içimdekileri olduğu gibi yansıtırım; işte o zaman başka olur ve sen bence en çok onu tercih edersin.
Öyle değil mi?
Görsel: Ahmet Coka
20 yorum:
Kimseyi kandırmadım. Ama insanların kendilerini kandırmalarına izin verdim. Hiç biri benim kim ya da ne olduğumla ilgilenmedi. Bunun yerine benim için bir karakter yaratmayı tercih ettiler. Onlarla elbette tartışmayacaktım. Çünkü nasılsa olmadığım birine aşıklardı.
marilyn monroe
bazen de hissetmiyorum, hissedemiyorum. hissetmiş gibi yapıyorum. insanlar gülünce gülüyor, ağlayınca hüzünlü maskemi takınıyorum.
çok güze, ellerine sağlık..
içindeki sen yada senden içeri... çok anlamlı bir yazı olmuş ama bence bir zaman sonra duvarları yıkmak lazım.
mim'in var bende
İnsanın sıfatı olmasa iletkenler iletileri iletirken aynı etkiyi yaratırmı?
Mery, nasıl da acıklı...
ry, o da acıklı ve zor işte, öyle değil mi?
unknown person, teşekkür ederim, senin de gözüne sağlık.
her bir enk, sağol, evet duvarlar engel başka şey değil. Bakacağım mim'e:)
evet, Aslı Hatun
seni sohbetlerimede görmek istiyorum : http://twitpic.com/3p1bgo
telekinesis, ben tamamım:)
tut benden içerideki beni al, koy bu yazının üstüne.
tam günümde, tam saatimde..
ellerine sağlıkkk
off off cok derinlere daldim ben simdi yine... senin yazilar gittikce daha bir derine batar oldu Asli ;)
pek sevdim yazıyı :)
aslı hanım,
zor sorular bunlar.ben ve duygularım diye yaptığınız ayrım,bence doğru değil.ben dediğimiz ŞEY zaten duygu ve düşüncelerimizi içermiyor mu?ben ve sözlerim ayrımı daha doğru.sözlerimiz her zaman bizi ifade etmiyor olabilir,hadi dışımız diyelim.muhatabımıza göre olan ben ile kendimize göre olan ben arasında elbette bir mesafe vardır ve olmalıdır.
muhatabımızın kendi gerçek benimizi bütün çıplaklığıyla görüp bilmesini herhalde istemeyiz.hadi istedik diyelim bizi buna rağmen sevmesini beklemeyelim derim.
bazen ne hissediyorsun diye soruyorum kendime, cevabı bilmiyorum hisleri kaybettim hükümsüzdür.kafam karışıkken kafam yumak ben kedi
İst
Gardını almak diyorum ben buna Aslı'cım, olduğun gibi yansıttığın zaman daha çok acıyor belki de canın. Dürüst olmamak değil ama bu, bir şekilde ağrı eşiğini yükseltir gibi adım adım büyüyor insan :)
Ödülün var bende, öperim...
Kim kime düşman bu yazıda? Sen sana mı, senin içindeki sana mı?
Kendinden kork ama bu kadar zulmetme Aslı..
İşin edebi yönü ise beni bir sokak sürpüntücüsü yapar. ona girmem.
bu dünyada var olduğumuz sürece, mahkumuz aslında filtrelenmeye...
kafa (düsünceler zıhın ego kımlık kısılık) kenara konuldugunda kumandayı kalp elıne alıyor ve sevgı kendılıgınden akmaya baslıyor. saf sevgi.bızım kendı tanrısal yanımızdan ve kosulsuz. bütün o farklı göstermeler egodan kaynaklanan seyler, saf degıl. kendı menfaatıne göre. ama eger sevgı gösterdıgın ınsanın da duvarları önyargıları varsa ya da kendıni sevme sorunu varsa sevgıyı kabullenememe durumu olabılıyor.
Pınar, sağol arkadaşım, denk gelmişsek ne güzeli ne ala.
A-H, valla ben de farkındayım bir girdim çıkamıyorum işin içinden.
ful yaprakları, sevmene sevindim:)
nesimi, blmiyorum ki belki de daha çok sevecek; duygularımıza bağlı sanırım. Ama ben olmadan hissin his olmadığına karar verdim yazıyı yazdıktan ve okuduktan sonra.
İst, ben de kedi olsam, yumakların içinde kaybolsam, mutlu...
sokağımın kedisi, acı eşiğimi yükseltiyorum diyorsun, kimbilir belki de öyledir. Ödül için teşekkür ederim hem çok:)
Syrakusa, kafası karışmış bir kadın işte, geçti biraz.
Tibet'in annesi, evet var olduğumuz sürece ben var o zaman da filtre de var, değil mi?
absolut, ben o mertebede seviyorsam da onun duvarının, neler yaptığının çok önemi yok gibi geliyor. Yani ben dürüstüm ve olduğum gibiyim, o değil diye ona göre davranmamak altın kural olsun.
tabıı kı önemı yok. zaten işin içinde ego olmadıgında ıcınden geldıgı gıbı davranır ınsan, baskasının ne düsündügüne göre degıl.
yazında bu alttakı sorular oldugu ıcın yazmıstım onu.
'''Peki sen bu duyguları benden mi dinlemek istersin yoksa beni filtreleyen o geleniletir'den mi? Yani gerçekten hislerim ve ben bu kadar ayrı mıyız? O hisleri anlamlandıran "ben" olmadan o hisleri duymak sana ne hissettirir?'''
absolut, evet evet işte aynen ben de senin dediklerinle kendimi ikna ediyorum :)
Yorum Gönder