28 Oca 2011

Bu da mı gol değil???


Hayat beklentilerden ibaret...
"Birbirimizden, kaderden, kısmetten, aşktan, evlilikten, arkadaşlıktan beklediklerimiz eksi karşılananlar eşittir "ilişkiden mutluluğumuz" formülünden, hatta. Yani tanımladığımız ilişkilerin tümünü sarıp sarmalayan şeydir; beklentilerimiz...
Evleniyoruz, sevgi, saygı bekliyoruz, çocuk yapıyoruz, hayırlı bir evlat olsun diyoruz, dost ediniyoruz, kötü günümde yanımda olsun istiyoruz...

Böyle baktığımda, hepimiz ne kadar aynıyız, beklentilerimiz nasıl da eş, diye düşünesim geliyor. Ama hiç de öyle değil işte!
Dost, sevgi, arkadaşlık, saygı tanımları, her birimiz için farklı unsurlar içerdiğinden, farklı anlamlar ifade ettiğinden, sevgi derken, arkadaşlık derken, dost derken, saygı derken, üçgen derken??? diye sormadığımız takdirde, herkes kafasında bir tanımla karşılıklı anlaş-mış gibi yapıyor. Kimse de anlaşma falan yapmıyor zaten, ilişkiyi başlatırkenki coşku ve heves bu anlaşmayı "adam sende, ne gerek var buna?" diye bir kenara bıraktırıyor. Bir de, anlaşma yapılmadığı halde, beklentiler üzerine el sıkışılmış gibi kabul ediliyor ve el mel sıkışılmadığı için; ilk beklenti karşılama falsosunda, gol yiyen kocaman bir hayal kırıklığı ile kalakalıyor.

Goller yağmur gibi yağmaya başlayıp, geçen süre arttıkça; önce imalar, kendi kendine küsmeler sonrasında ise; kavgalar ve isyanlar başlıyor.
Hocam hani sarı kart?
Ama bu faul!
Hocam kör müsün ofsayt işte!
Hocam senin gibi hocanın ben.....
ve en sonunda en isyan eder haliyle ve vazgeçmişlikle
Hocam Bu da mı gol değil???

Bu vazgeçme anı, son oluyor; ilişkinin sonu... Arkasından gelen; kırık kalpler, suçlamalar, sevgiden nefrete u dönüşleri...

Bu arada pek alışıldık bir şey olmadığından; baştan karşısındakine verebileceklerini anlatanlara "canım, tabii, ne tatlısın, ne dürüstsün sen böyle!" diyip, ilişki hevesiyle her şeyi toz pembe görme etkisi altında el sıkıştığını sanan tarafla, elini yerim senin diyen taraf arasında da yukarıdakilerin aynısı tekrarlanıyor.

Bir yandan bütün beklentilerden sıyrılmak lazım, özgürleşmek lazım diyorum ama beklentisiz bir hayat, umut
etmemeyi de getirmez mi diye soruyorum kendime.
Beklentiler umutlardır aslında, bizi hayata bağlayan umut ediş halidir. Beklentilerimizden vazgeçince umutlarımızdan da olmuş olmaz mıyız? Umutlarımızı kendimiz mi sahipleniyoruz yoksa hep başkalarının omuzlarına mı yüklüyoruz diye bir çalışma yapsam acaba nasıl bir sonuç çıkar?

Görsel: Ahmet Coka

17 yorum:

ilnevyA dedi ki...

Tek başına bir şeyleri umut etmek zor. Tek başına mutlu olmak zor. Ama bir başkasıyla umut etmek de çok riskli. Artık öyle bir hal aldı ki, kimin seni yarı yolda bırakıp gideceğini kestiremez olduk. Bu herkesin hayatında var. Tanıdığımızı sandığımız insanlar, ufak bir çıkar uğruna, bırakıp gidebiliyorlar, sen olmadan yaşamayı göze alabiliyorlar en yakınındakiyken. Sen yerinde kalmış oluyorsun umut ettiklerinle.

Umut da tehlikeli, umutsuzluk da.

Azze dedi ki...

Umut etmek, arkasından sıklıkla hayal kırıklığı getirdiği için vazgeçtim. Ama, sen o noktaya parmak basana kadar fark etmemiştim, aslında bir başkasına yüklediğim umut kırılınca kalbimin de kırıldığını.

Beklenti olmaksızın, olumlu ya da olumsuz bir sonuç umut etmeksizin sadece hayal kuruyorum artık, kulağa boş bir çabaymış gibi görünse de, biraz sırıtmaktan yüzüm eskimiyor :)

kara kitap dedi ki...

bugün arkadaşıma dedim ki her yıl eşimin sevgililer günü için özel birşey yapmasını bekliyorum ve hayal kırıklığı yaşayıp öfkeleniyorum.çok ilginç bu yıl hiç birşey beklemiyorum.yaşlandım mı ne? :)) beklentilerimiz kendimizden olursa hayal kırıklıklarımız da o kadar az olacak belki de...

Adsız dedi ki...

Çok beklenti içinde olma Aslı. Hayal'e bir çizgi çekersin hayat olur.

ben senin yerinde olsam tüm hayallerime teminat mektubu muamelesi yapar, vadeli hesap cüzdanı gibi vadesi dolunca iptal ederim. Yok temdit edecem diyorsan , ona bile zamanı gelince yeni bir cüzdan lazım.
hafta sonun güzel geçsin usta..

Aslısın dedi ki...

İlnevya, ayne öyle ikisi de risk, ikisi de hayattan.

Azze, sırıtmaktan yüz eskimez tabii hatta güzelleşir bence:)

kara kitap, bana da öyle geliyor, kendimizden olsa iyi olacak.

Syrakusa, usta hafta sonumuz iyi geçsin ve çeklerimiz karşılıksız çıkmasın o halde:)

Must. dedi ki...

Çalışmanın sonucunu tahmin etmek zor. Yalnız ben futbol metaforunu sevdim. (:

ry dedi ki...

yzdıklarında çok haklısın. misal, ben adriana lima' ya platonik aşk besliyordum. adriana' nın kişiliği, ondan beklentilerim kafamda oluşturduğum şeyler. ama muhtemelen onu tanısam sevmem.

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Beklentisizlik eşittir hayalkırıklığı duygusunu yaşamamak bence. Beklentisiz olduğunda insan kötü şeylere şaşırmıyor ve hayalkırıklığına uğramıyor ve güzel şeyler süpriz oluyor. Umut ise bambaşka birşey bence. Beklentisizlik değil. İnsan, diğer insanlardan birşey beklemediğinde onları daha bir gerçek görüyor, kafasında onlara şekil vermiyor ayrıca onları birşeyler yapmak zorunda bırakmıyor. Şöyle güzel bir başka yanı var; Eğer karşıdaki ondan birşey beklemediğini bilirse tüm yaptıklarını içinden gelerek, zorunlu hissetmeden yapar ve sen de emin olursun sen istediğin için değil kendisi istediği için yapıyor tüm bunları. Sanırım kadınlar daha çok beklentiye giriyorlar. Doğumgünleri hatırlanmadığı zaman kıyamet koparıyor bir dahaki doğumgünleri için karşılarındakinin için alarm yerleştiriyorlar. Ve o kişi yeniden bir kıyamet olmasın diye kendini o günü anımsamak, hediye olmak zorunda hissediyor ki bence bu şekilde hatırlanmanın da hiç anlamı yok. Ve ilişkilerin içindeki çoğu problem bu beklentilerden kaynaklanıyor.

MAVİ TUTKU dedi ki...

sahiplendiğimiz umutlarımızı zerre sahiplenmeyen veya umursamayan, uyuşmayan yanlış insanlarla eşleştiriyoruz sanırım..

Aslısın dedi ki...

eshquia, tahmin bir sürü değişkene bağlı ama insanlara bağlı kaldığı sürece sonuç büyük oranda belli.

ry, evet çok şanslısın o yüzden!

Aydan atlayan kedi, ilişki katili beklentiler, gerçekten.

O.K.A, insanlarla eşleştirdiğimiz sürece devam eder, umutlar bizim olsun!

Adsız dedi ki...

Gulme isareti
Mert

Unknown dedi ki...

umutlarımız tek başına beklemek zor sanırım başka faktörlerde var ki bazen gerçeğe dönüşüyor bazende .....

Mr.E dedi ki...

Başlığı görünce yazıya direkt atladım :)

Aslında bu yazdıklarının "bence" en büyük sebebi artık konuşmayı dahi beceremememiz. O kadar fazla sayıda yanlış kelime kullanıyoruz ki, karşımızdakine ne hissettiğimizi anlatmaya çalışırken onun başka bir şey algılamasına neden oluyoruz. Bunu en sık şekilde de "seni seviyorum" derken yapıyoruz ne yazık ki. Mesela çocuk kıza diyor ki seni seviyorum, halbuki demeye çalışıyor ki seninle sevişmeyi seviyorum, ya da ne bileyim senin gözlerini, bakışlarını seviyorum ama aradan parça parça seçtiği şeyleri sanki bütünün kendisiymiş gibi sunduğunda karşıdakini yanıltmış oluyor. Bu nedenle çıkıyor sanki o hayal kırıklıkları

Bence tabi :)

Aslısın dedi ki...

Mert, Nursel, evet gülme işareti.

Süper ince parlak çorap, bazen de yalan oluyor.

Mr. E başlıkla erkek okuyucuları kazandım tabii:)
Evet işte bazen bir parçadan seviyor biri diğerini ama bu da netleşmediği için iki farklı hayal, iki insan ve hazin son...

Nursel Dokuzlar dedi ki...

Bazen içimi okuduğunu düşünüyorum. Hayır hayır bazen değil, hemen hemen her yazında. Evet Aslıcım, itiraf ediyorum artık senden korkuyorum..

Mr.E dedi ki...

Aslında başlık blogumun adı olduğu için bu kadar dikkatimi çekmişti ^.^

Aslısın dedi ki...

Mr. E, ne kadar dikkatsizim ya, anladım şimdi:)

Nursel, korkma yahu şurada biz bize yaşayıp gidiyoruz işte:))