8 Şub 2011

Gül, yazı Xana


Bana Xanax vermekte ısrarcı olduğun için sırf sen sus diye mutlu bir yazı yazayım, dedim.  Ancak sanırım bana Xanax verme sebebinden olsa gerek, yazarken hüzünlü şeylerden bahsedesim geliyor. Her zaman böyle değilim ama biliyorsun, bu aralar yani bu ara biraz uzadı ama ne yapayım, öyle işte.

Yazı yazasım da gelmiyordu, ne yalan söyleyeyim, aslında sana mesaj atacaktım ama yazmış olmak için buradan yazayım, dedim. Önceki yazıya yaptığın yorumu okuyunca güldüm ama senin onu söylerkenki muzip bakışın geldi gözümün önüne. Çok özledim seni, yanımda olmamana inanamıyorum bazen. Nasıl olur da bu kadar uzakta olur, diye isyan ediyorum. Şimdi hep rötarla haber alıyoruz ya birbirimizden, üzülüyorum işte.Ona da söyleyecek bir sürü sözün var biliyorum ama sus iki dakika işte, ben konuşuyorum.

Baykuş gibi olayların en beter halini görüp de bana gösterme gayretini hep saygıyla karşılardım ve adın da hep baykuştu ya, ondan. Hem o küçük oğlun da bensiz büyüyor orada. Beni tanımıyor doğru dürüst, sinir oluyorum buna. Sonra da diyorum ki; birlikte olmasak bile devam ediyoruz ve ben seni çok seviyorum. Sanırım sen de beni, değil mi? Hatta sana dair herkesi ve her şeyi çok sevdim; aileni, Adana'yı, bana dinlettiğin müzikleri, her şey ya tam bana göre olduğundan ya da seni sevdiğim için bana göre geldiklerinden.

İnsan birisini sevince ve eğer gerçekten seviyorsa onu, olduğu gibi seviyorsa; ona dair her detay güzel gelir ya, bende de öyle bir durum var belki, kim bilir. Seninle taa o yaşta yaptığımız konuşmaları, hayata dair "çok önemli" saptamaları, saçmalamaları, şu yaşımda hala çok az insan ile yapabiliyorum.

Genelde de geyiğim o yüzden, eğleniyorum, şakalaşıyorum insanlarla. Sen de gelip bana ilaç vermeye çalışıyorsun, oysa ne şen şakrak bir kimseyim, haberin yok tabii. Fark ettim de yazarken içimdeki gerçek Aslı çıkıyor meydana, ondan sende reçete verme isteği uyandırıyor sanırım, yazdıklarım. Anneme yazdığım yazıyı daha yeni okuttum ona ve 38 yıllık kızına "sen ne ketumsun, duygularını nasıl böyle saklayabiliyorsun, dedi. Yazdığımı bile neredeyse bir yıldır ona okutmayacak kadar saklıyorum, evet.

Neyse, kendimi anlata anlata bitiremedim yine, insan ne çok seviyor kendisinden bahsetmeyi ama ben başkalarını dinlemeyi de seviyorum. Benden nefret ederdin okulda kimsenin konuşmadığı insanları başımıza sarıyorum, diye. Merak etme, eskisi gibi değilim artık, herkese vakit ayırmıyorum. Maalesef vakit kıymetli hale geldi, çalışmaya başlayınca. Oysa herkesin dinlenmeye ihtiyacı var. Ondan herkes konuşuyor ve kimseyi dinlemeye tahammül edemiyor. Seni özledim yahu, yazdıkça içimden canavar çıktı susturamıyorum.
Bu yazı da böyle bir yere varmayacak ama içimi döktüm, ferahladım. Oh be!

Not: Makarnaları da senin bana yaptığın makarnaların şerefine koydum, Nazdrovya!

Görsel: Ahmet Coka

16 yorum:

Adsız dedi ki...

Yaz usta yazzz!!
Çemkir , ağla, gül, oyna, makarna ye, sonra gene ağla, sonra gene yaz, daha iyi yaz..
Sonra iyi ol.
Hadi görüşürük..

Sibelbek dedi ki...

ne güzel. insanın yanında "kendi gibi olabildiği" kaç arkadaşı olabiliyor ki... arkadaşında çok şanslı, sende...

ry dedi ki...

sevgililer günü yaklaştıkça neden her yerde karamsar bir hava var. özlem, ayrılık, aşk...

ali zafer sapci dedi ki...

Paylaştığınız için teşekkürler.

Unknown dedi ki...

tüm özlemler içimi sıkıştırırken bugün bu yazıyı da okudum tam oldu, olmasa özlemekler keşke, sızlamasa burunların direkleri...

Aslısın dedi ki...

Syrakusa, hep beraber makarna yiyip, iyi olalım!

Tibet'in annesi, arkadaşı olanlar az da olsa şanslı, evet.

ry, o da olur:)

melos, özleyecek birilerinin olması iyi gibi bir pollyanna rolüne bürüneyim diyecektim ama cık, olmadı!

Emine dedi ki...

Xana ve Xanax hoş olmuş :)
sen mutlu ol..
yazılarında mutlu olsun..
acılar da olsa, özlemler barındırsa da kalp..
herşeye rağmen..

Aslısın dedi ki...

Emine, :)) ben de sevdim son anda başlığı koyarken aklıma geldi. Sağol arkadaşım.

Emine dedi ki...

Aslı sen de sağol..
ve yazıların için de bekletmezsen sevinirim..
iyi geceler :)

Azze dedi ki...

Okudum ve gülümsedim :)
Demek ki sen de yazarken gülümsüyordun :)

HayatVEtavla dedi ki...

Nazdaraowya...
:)

Eylül dedi ki...

o kadar iyi biliyorum ki bu ruh halini. xanax'tan önce en sevdiğim renk leylaktı. şimdi artık kafam çok karışık, sevdiğim şeyler ve renkler konusunda..

umarım şimdi daha iyisindir, sevgiler..

aslı hayvanı dedi ki...

adaşım kafam iyi. boğazkere olayı :) karnım çok acıktı da ben de makarnaya katılmak istiyorum syraküz ilen yidiğiniz. öpüjem.

Eliza Doolittle dedi ki...

Makarnadan bi kaşık alırım, sonra da en pudra şekerlisinden bir sufle kaşıklayalım derim...Seratonin de yapar hem?
Bayılıyorum kalemine artık karşılıklı sekizyüzüncü yorumdan sonra söylemeye ne hacet..ama öyle işte!

Aslısın dedi ki...

Azze, eh gülümsediğim oldu, yakaladın valla:)

Hayatvetavla, hah işte ondan!

Eylül, teşekkür ederim, git-gel hali, iyi ama. Sen de iyi ol.

Eliza'm, yerim seni, bende de duygular aynı işte, 18000. yorum da olsa aynııı:))

Aslısın dedi ki...

adaş, ayıp ettin, hadi koş koşş:)