1 Şub 2011

Kelimeler


Benim bir arkadaşım var; kelimeleri eksik. Konuşurken, kelimeler gelmiyor ona ama anlatıyor ve ben anlıyorum, herkes anlıyor. Cümleye başlıyor, ortasında bir yerlerde bir kelime ağzından çıkması gerektiği anda takılıp kalıyor ve o bazen bir göz işaretiyle bazen kafasını öne eğip kaldırarak, o kelimenin yerini tamamlıyor.

Sabırsız insanlar kelimeyi onun yerine tamamlıyorlar eğer tahmin ettilerse. Sabırla dinleyenlerse; merakla bekliyor ve kelimenin ondan çıktığını görebiliyorlar; harflerden oluşmuyor, başka bir formda ama çıkıyor.

Dün yıllar sonra onu gördüm ve sohbet ettik. Hiç dikkat etmediğim bu özelliğini aniden fark etmek, beni çok şaşırttı. Eski günlerden aklımda kalan, onun duraksayarak konuşan birisi olması. Oysa kelimeleri eksik onun. Duraksadığı yerde eksik kelimenin yerine bir mimik, bir nefes, bir işaret seçmeye çalışıyor. Sonra o kelime yerine seçtiği hareketi yapıyor ve sen anlıyorsun. 

Onun bu enteresan özelliğini fark etmeyecek kadar kendimle ilgiliymişim meğer, seneler önce. Sadece konuşurken duraksayan biri olduğunu düşünecek kadar yüzeysel dinlemişim onu. Birden o senelerde sürekli görüştüğüm diğer arkadaşlarımı da yanıma çağırmak istedim, sizde neler kaçırmışım acaba diye bu gözümle ve bu kulağımla onları dinlemek için.
 
İnsan ne zaman kelimesiz kalır? Üşengeçlikten midir yoksa duygusallıktan mı? Hislerini saklamak istediğinden mi yoksa açığa çıkaramamaktan mı?

Peki kelimeler acaba o kadar önemli midir? Kelimeleri kısıtlayarak, insanların düşünme özgürlüğünü yok etmeye çalışan bir yönetimi anlatıyordu George Orwell, 1984 adındaki romanında. İnsanların çoğunu da asimile etmeyi başarmışlardı hatta direnen bir kaç kişiyi bile en sonunda. Ama bizler kelimeler olmasa da anlıyoruz birbirimizi çoğu kez. Kelimeleri bilmeyen bir bebek, annesinin onu ne kadar sevdiğini nasıl hissedebiliyorsa; biz kocaman insanlar kelimelerin arkasına mı sığınıyoruz, birbirimizi anlamamaktan şikayet ederken?


Görsel: Ahmet Coka

19 yorum:

bad-ı saba dedi ki...

kelimeler sadece birer perde oluyor öyle olmalarını istediğinde onu dinleyen kulağa. istersen kelime olmadan da anlıyor kelimeyi anlamayan kulağa inat kalp.umarım hem kalbe hem kulağa iner kelimeler:)

Adsız dedi ki...

Nereden nereye bağladı yazıyı. Bu bloğu seviyorum be.

Aslısın dedi ki...

bad-ı saba, evet aslında tamamen kalp yeterli.

Syrakusa, blog da seni seviyor, ben de diğer blogu seviyorum. Anladın sen:)

Unknown dedi ki...

Saçma sapan harcamaktansa kelimeleri,yerli yersiz,grekli gereksiz kullanmaktansa,sanırım arada susmak ve düşünmek çok daha anlamlı...

Bilge dedi ki...

Düşünceleri lisan olmadan aktarmak imkansızdır. Kelime, lisanın yapı taşıdır.

Tüm kelimeleri yerli yerinde kullandığımız halde birbirimizi anlamaktan acizken, kelimeler olmadan anlaşmak safsatadır. Zannettiğimizi gerçek yerine koymaktır.

İsterseniz Kim Kardashian olun, kelimeler olmadan nerenizi sallarsanız sallayın anlaşılmanız mümkün değildir.

Lisan olmadan düşünceler dile getirilemediği gibi, lisan olmadan düşünülemez de. Örnek verilen romanın işaret ettiği nokta da burası.

HerbiRenk dedi ki...

benimde bir arkadaşım var bazen kelimeleri çıkaramıyor ağzından, gözüyle yada "ıııı şey" diyor anlıyor herkes onu, onunki beyninin fazla çalışmasından konuşurken aklında bir çok şeyi bir çok şeyle bağlıyor, kafası sürekli meşgul Kelimeyi de biliyor ama söyleyemiyor.

Anlaşmak güzel şey, dostluk güzel, birbirini anladıktan sonra kelimelerin yeri bazen bir gülüşle, bazen bir işaretle bazen de birisinin tamamlamasıyla doluveriyor.

Aslısın dedi ki...

Kitap kurduyum ben, iletisimin temeli de bu soylediklerinin dengesi degil mi?

Bilge, haklisin

Herbirenk, sebebi su veya bu, bosluklar doluyor ve bos kalmiyor gercekten dinleyenler varsa.

Emine dedi ki...

ses tonu belirliyor kelimelerin anlamını bence..bazen en güzel kelimeler, cümleler sesin tonuyla anlamını yitirip belki bir serzenişe ya da öfkeye dönüşebiliyor..
işin içine hep duygu giriyor..duygunun barınmadığı kelimeler ise yavan bir harf dizilişinden öteye gidemiyor..
sevgiler aslı..
( burda ses tonu,bakış,duruş olmadan kelimeleri duygularla birleştirmenin zor olması gibi..)

Eliza Doolittle dedi ki...

Kadın dostunun kelime eksikliğinden girdi, kendisinin dinleme evriminden devam etti, 1984 kelime sansüründen de bağladı iyi mi?! Yavrum benim. Mis gibi yazı yine :)

Aslısın dedi ki...

Emine, içinde duygu olmayan ve duygu uyandırmayan konuşmalar havaya gidiyor. İşte o zaman kelimeler anlamsızlaşıyor, yani benim vardığım sonuç kelimeler ve duygular...

Eliza'm, öküzüm'ün deyimiyle "Kraliçesin":))

Unknown dedi ki...

aslısın biliyormusun bunu bende yaşıyorum ama bu benim hastalığımla işlgili haşimato hastasııyım ben bendede zeka donması oluyor konuşurken birden duruyorum o kelime aklıma gelmiyor...

ABSOLUT - eklektik dedi ki...

ne söylersen söyle, karsındakının anladıgı kadardır. mevlana

A-H dedi ki...

sanirim günlük hayatta cogumuz kelimelerin arkasina saklaniyoruz, oylesine yüzlerce kelime cikiyor agzimizdan ama karsimizdaki insanlarla yine de iletisim kuramiyoruz bu yuzden.

sevdim ben bu yaziyi, ellerine saglik asli :)

Aslısın dedi ki...

Süper ince parlak çorap, hastalığı duymuştum ama bu etkisini bilmiyordum.

absolut, onun anlayacağından fazlasını söylemek de kelime ve zaman israfı oluyor.

A-H, teşekkür ederim, kelimelerle bile bir şey söyleyemediğimiz zamanlarsa tam bir kayıp.

Meral Erdoğan dedi ki...

aslicim, nerelerdesin? iyi misin?

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Belki de insanlar çok korkunca (korkutulunca) kelimesiz kalıyorlardır. Bu yüzden de başka, sessiz bir dil geliştiriyoruzdur belki de. Hiç konuşmadan birbirimizin yüzünü okuyarak anlıyoruzdur birbirimizi. Ben şöyle bir bakınca etrafıma bunu görüyorum.

Unknown dedi ki...

aslında kelimelere anlamı ne yükler dediğimizde o kadar çok şey geliyo ki aklıma, ses tonu, beden dilimiz, kalp gözümüz vs.
gerçekten bazen insanların ego problemleri, kelimelerin büyüklüklerini bile gölgede bırakıyor.. ve gerçekten çok az kaldı konuşamadan anlaşabilen insanlar...
ben yaşıyorum bunu hayatımda bir kaç kişiyle ve yaşamak, yaşayabilmek ayrıcalık gibi geliyor bu zamanda..

ellerine yüreğine sağlık canım.
sevgiler..

Dallama Blogger dedi ki...

sen böyle yazdıkca kendimden ve cehaletimden utanıyorum. hurara

Aslısın dedi ki...

Meral, ankaradayim, iyiyim canim arkadasim

Ayda atlayan kedi, korku pek cok eksigimizin aciklamasi belki de.

Pinar, bir kac kisi de olsa cok degerli o anlasabildiklerimiz, degil mi?

Telekinesis, delikinesis diyecegim sana:)