10 Mar 2011

Karılarım ve ben



İlk karımla çok gençken evlendik, aslında evlendirildik demek daha doğru olur. Babamın tanıdığı ve iş yaptığı bir adamın kızıydı, iyi bir ailenin, iyi terbiye görmüş, erkeğine nasıl saygı göstermesi gerektiğini bilen bir kızdı. Eli yüzü düzgündü. Çok toydu ama çabuk alıştı, annesinden gördüklerini benim evimde uygulamaya. Bunlar önemli şeyler tabii, evde huzur kalmaz yoksa. Kapris yaptığını falan hiç bilmem, bana üç tane evlat verdi ama hepsi kız. Erkek evlat veremedi, çok üzüldü, ağladı, biliyorum. Ben de onun yüzüne sık sık vurdum bunu, e benim soyum nasıl devam edecek, soyadımızın yok olmasına nasıl razı olacaktım? Hayır, buna izin veremezdim. Evin tek erkek çocuğu bendim, babamın beklentisi vardı benden. O aralar bizim dükkanda muhasebe işlerine bakan kızı düşündüm, güzel kızdı, terbiyeliydi, uysaldı. Ailesi varlıklı değildi ama benim durumum iyiydi zaten, benim hanıma yardımcı olur, ev işlerinde falan destek olur, bir de erkek evlatlar verir bana diye düşündüm. Babasının numarasını istedim, aradım, görüştüm; razı oldu. Durumları iyi değildi, kızın refah içinde yaşar, size de yardım ederim, yaşlılıkta rahat edersiniz deyince; gözleri parladı hatta. 

Benim hanım önce bozuldu ama terbiyeli kadındır, benim verdiğim kararı sorgulamaz. Kabullendi. Düğün yaptım, kızı aldım. Evde sorun çıkmadı, gül gibi geçinip gittiler. Bir sene sonra oğlumu kucağıma verdiklerinde, nasıl mutlu olduğumu, gururlandığımı anlatamam size. Dünyalar benim olmuştu ama bir tane yetmezdi, daha çok erkek evlat istiyordum. Evde herkesi pervane ettim oğluma, babamın ismini verdim, göremedi erkek torununu diye hüzünlendim biraz da.

Erkek olmak zor be, dışarıda bir sürü tilkiyle mücadele edeceksin, evine para götüreceksin, hiçbir şeylerini eksik etmeyeceksin. Ama eve geldiğinde de huzur bulacaksın. Yoksa ne anladım ben bu hayattan. Karı dırdırı, kaprisi çeken arkadaşlarıma söylerim, evde kumanda senin elinde olacak, aksini fark ettiğin anda müdahale edeceksin yoksa tepene çıkarlar. Hele bir çıksınlar, n'apıyorum bak!

Ben de yaşlandım be, yıllar yordu beni. İki oğlum daha oldu, büyüyorlar, okutuyorum onları en güzel okullarda ki; ileride benim bu kadar mücadeleyle büyüttüğüm işimi daha da büyütsünler. Bir tanesi biraz asilik yaptı ama ona da baş eğmeyi öğrettim. Kimin evinde kime isyan ediyorsun lan, dedim kovdum evden. Alışmış rahata, biliyordum kuzu gibi geri döneceğini. Sessizleşti son zamanlarda ama dediklerimi yapıyor mu? Yapıyor. O kadar!

Büyük oğlana işleri devrettim sayılır, çalışıyor gül gibi. Evlendirdim onu da, torunum olacak Mayıs'ta. 
Artık biraz da ben keyif süreyim, evde sorun yok ama çok yıprandı benim kadınlar. Yüzleri gülmüyor, yorgunlar hep. İçim sıkılıyor onların suratını görmekten. Yaşlandılar da zaten. Ben evdeyim çoğunlukla, kahveye falan gitmezsem, bunların suratlarını görmemek için kendimi sokağa atmaya başladım, son zamanlarda.

Erkek adam, evde gülen bir çift göz ister, kendisine bakan, erkeğini mutlu eden bir kadına ihtiyaç duyar. Yoksa bu kadar paranın, rahatlığın keyfi nasıl sürülür? Ama bunlar ancak ırgat gibi çalışıyorlar, komşu kadınlarla dedikodu yapıyorlar, başka da bir bildikleri yok. Neyse, bunların eline kalmadım, daha ne kadar yaşayacağım belli mi zaten? Kalan zamanımı iyi değerlendirmeye bakarım, ne gerekiyorsa yaşarım kardeşim, tadını çıkarırım hayatın. Boşuna mı didindim durdum, bunlara ekmek getireceğim, bebelerini okutacağım diye bunca sene?

Geçen yıl, kahveye giderken yolda, bizim Hasan Amca'nın kızını gördüm. Arkadaşlarıyla okula gidiyordu, güle oynaya, ne zaman büyüdü bu kız daha altın takmaya gitmiştik, doğumunda diye düşündüm. Tuhaf oldum, hem yılların su gibi aktığını yüzüme vurdu hem de uzun zamandır hissetmediğim bir kıpırtı yarattı içimde.
Kahvede otururken, o gülerken gözlerinin içinin gülüşünü, bembeyaz dişlerini düşündüm. Nasıl da boy atmış, at gibi olmuş Maaşallah. İşte dedim, ihtiyacım olan şey bu, artık 60 yaşında, hayat gailesi falan kalmamışken; böyle bir taze beni kendime getirir, yaşadığımı hissettirir. Yaşı da gelmiş zaten, kızına benden iyisini mi bulacak Hasan Amca, dedim, kendi kendime. 

Bir haftaya kalmadan konuştum Hasan Amca'yla. İstedim kızını ama önce naz etti. Okutacağım ben onu, buralarda kalmasın, öğretmen olsun, kendini kurtarsın, dedi. Ben de orospu mu yapacaksın kızı, bu yaşta başka şehire gönderirsen sonu ancak öyle olur. Hem ben sokakta gördüm onu, pek işveli, ilgi çekici, yazık edersin kıza. Ben ikinizin de hayatını kurtarırım, kadın kısmı kendini tek başına nasıl korur, kurtarırmış, eski köye yeni adet bunlar, Hasan Amca dedim. İkna ettim.

Evdeki karıların suratı iyice asıldı, haberi alınca. Ama adam ettim onları da, size sormadık, bugüne kadar neyinizi eksik ettim, atarım ikinizi de sokağa, alırsınız boyunuzun ölçüsünü, dedim. Boyun eğdiler, ne yapacaklar zaten başka, densizler!

Kız, düğünde ağladı durdu, yanımda. Sinirlendim, çok şımartmış bunu babası ama ben öğretirim ona erkeğe nasıl davranılacağını, daha gencecik, 16 yaşında, ağaç yaşken eğilir, ben de eğmesini iyi bilirim. Buna ev işi falan yaptırmayacağım, öbürleri yapsınlar, alıştılar zaten. Bu beni mutlu etmekten sorumlu olacak, bakımlı olacak hep, yüzü gülecek, istediğimde sokulacak yanıma. 

Artık zamanım azaldı, bugünler geri gelmez.

Görsel

35 yorum:

Ali Sunarlar dedi ki...

Ne bencil bir herifmiş adam bile demeye dilim varmıyor..kendinden başkasını düşünmeyen zavallı insanlıktan nasibini alamamış..nasıl da yağ gibi üste çıkıyorlar erkekmiş kendim de erkek olmama rağmen böyle erkekler insan sayılamaz...
hem üzüldüm hem de kızdım nasıl bir şeydir bu böyle umarım ıslah olurlar da akılları başlarına gelir ne diyeceğimi bilemiyorum..yazık gerçekten yazık...

Aslısın dedi ki...

Evet, bunlardan öyle çok var ki; insanlıktan nasip almamaktır bu gerçekten. Kadınlıkla ya da erkeklikle alakası yok.

BALLI LOKMAM dedi ki...

Utanmaz, rezillll diyebiliyorum sadece...

modafobik dedi ki...

Yorumsuz..

Ayla dedi ki...

Bu modellerden malesef çok var.Tüyler ürpertici bir yaşam

Aslısın dedi ki...

Yazık hayatlar...

Nilüfer dedi ki...

Evdeki kadınların yeterinc gücü olsa ve deseler ki, "dur lan bitane de ben alıcam, yaşım geçti artık, bende hayatımını yaşayayım." Nasıl hissederler acaba?

Aslısın dedi ki...

Kumral, sanırım "ölü" hissederler kısa zamanda.

İkiz Annesi dedi ki...

Bu adamı bana verseler elime de bir "haydar"ama en kalınından sonrasında o üç garibi de yanıma alsam yermisin yemezmisin...
Sinirim tavan yaptı resmen...

Aslısın dedi ki...

İkiz annesi, yürü, arkandayım:)

Eliza Doolittle dedi ki...

Ne çarpıcı yazmışsın yine dostum, ne incecikten nüktedan, buram buram hüzünlü...
Çok güzel biçemin, o ayrı, ama insanlar böyle öykülere pek şaşıyorlar ya bazen, ben de onlara şaşıyorum. Yüzlerce ailede, binlerce kişide böyle yaşanıyor hayatlar. Kadın olmak yazgısı insanın canını bazı coğrafyalarda daha çok acıtıyor...

Aslısın dedi ki...

Eliza'm, o kadar tanıdık ve genel ki bu. Evet, canımı çok acıtıyor.

Sibel dedi ki...

Coştun dalgalanıyorsun Aslım.
Şu blogları kapatma meselesi senin yaratıcılığını iyiden iyiye artırdı. Devam!

Hayat Belki Bazen dedi ki...

Böylemi oluyor bilmiyorum ama böyle oluyormuş gibi hissettim yazını okurken. Sen ve karıların!Her ne kadar karı koca arasına girme densede; Kurgunun anlattığı olay çirkin, ama kurgunun kendisi ve anlatım anlatım dili güzel diyorum ben!

Emine dedi ki...

Aslı ilk kez bir yazında yorumumu yazdım sildim, yazdım sildim ve gördüğün gibi bişey de yazamıyorum :((

Aslısın dedi ki...

Sibel, sana yasak lazim diyorsun;)

Hayat belki bazen, tesekkur ederim belki daha da kotusu oluyor maalesef

Emine, su yazdiginla sanirim sildiklerini anlatmissin

Unknown dedi ki...

Türk filimi gibi geldi okurken aha dedim normal cahil erkek modu ve sesi çıkmayan çıkamayan erkeğe mecbur kadın rolü.
üzgünüm ama hala erkek çocuk diye tepinen ve kız okuyupta nolcak zihniyeti halen bazı kesimlerde var
:(
Biz ailesinde sözü geçen annesi ile babası ile konuşabilen kişileriz ama o kadar çok insan varki ailesi ile konuşamayan. Çocukken çok iyi hatırlıyorum aslada unutamam zaten arkadaşımın erkek arkadaşı var diye babası dövüp düvüp hırsını alamayıp tırnaklarını pense ile çekmeye kalkmıştı.
Allahım ses veremeyenlere yardım etsin. :(

Aslısın dedi ki...

Kitap cadisi, o dilegin ne kadar guzel, evet ses versin ve guc versin

lady dedi ki...

içim acıdı okurken..

HayatVEtavla dedi ki...

Pisliği pislikle yıkamak olarak algılamayın yazacaklarımı, madolyonun öbür yüzü diyebilirsiniz ama...

Amarikadaki çocukların yüzde yirmisinin(%20) babası, baba zannettikleri adam değil. Bu istatiksel ve gerçek bir bilgidir hatta 20 küsürlerde idi.
Avrupada da muhtemelen benzer bir durum vardır.

Paranın ve gücün azdırdığı insanların, kendilerince zevk sınırlarını zorlayarak, eş değiştirme partilerine katıldıklarını da biliyoruz öyle değil mi?

Özellikle son 15 yılda(Türkiye'de) boşanma olaylarının arttığını, erkeklerin karılarını aldattıkları gibi, kadınların da kocalarını aldattıklarını biliyoruz, duyuyoruz...

Eskilerde kalan(bitmeye yüz tutmuş) eleştirilesi bir durumdan ziyade, günümüzün, çekirdek ailesini parçalayan ve gizlice yapılan çirkefliklerin çok daha alçaltıcı olduğunu hatırlatmak istedim. Umarım derdimi doğru anlatabilmişimdir.

Aslısın dedi ki...

Anlatmışsın Hayatvetavla. Bir tarafta hep ezilen bir grup varsa; bence öncelikle ona odaklanmak lazım. Kadın boşanabiliyor çünkü ekonomik özgürlüğünü kazanıyor, kazanamadığında ise ne eziyet görürse görsün yaşamaya mecbur bırakılıyor. İnsan yerine konmayan birileri varken; eş değiştirme partisi, devede kulak kalıyor.

HayatVEtavla dedi ki...

Hep ezilen hep ezilen hep ezilen
Ekonomik özgürlük özgürlük özgürlük
eş değiştirme devede kulak kulak kulak

Kadını döven, hatta çocuğunu, hatta güçsüzü döven, hatta adaletsiz davranan, hatta yalan söyleyen herkezi lanetliyorum...

Ekonomik özgürlüğünü, erkeğe karşı kullanan ve erkeğe hakettiği değeri vermeyen kadını da kınıyorum.(yani lanetleyebilirimde neden olmasın)

Eş değiştirme partisi devede kulak mı kalıyor?
heee tamam o zamannnn
Devede kulak, eş değiştirme partisi

Aslısın dedi ki...

Hepsini kınayalım, evet.
Parti kısmına gelince, insanların zorlanmaması söz konusu olduğundan, evet diğerinin yanında insanların kendi tasarrufunda bir durum bence.

HayatVEtavla dedi ki...

Peki, o partilerden birinde ya da eşlerden birinin diğerini aldattığındaki seanslardan birinde olacak olan çocuğun bir ömür boyu babası olmayan adama baba demesi yani küllüm kandırılması, aldatılması yalan söylenmesi, esas babasını tanımaması...
Vardır bunlara da bir cevap vardır vardır.
Yeter ki, kadın, hakkını aramayan kadın, ezilmeye sesini çıkartmayan kadın, fırsat eline geçtiğinde aldatma özgürlüğü olan kadın, kendi isteğiyle eş değiştirme partisine bile girebilen kadın "özgür"(kendi tasarrufunda) olsun :)!!

Aslısın dedi ki...

Çocuklar söz konusu olduğunda kadın da adam da her eylemden sorumludur, evet. Ama seks partileri artıyor diye, karısını ezen, çocuğunu buna şahit eden adamın suçu hafiflemez herhalde.

HayatVEtavla dedi ki...

Karısını ve çocuğunu da, çocuğa şiddet az şeymi?
Ben suçu hafifler ya da meşrudur demiyorumki.
Eski dönemlerde ve feodal toplumlarda kısmende olsa devam eden bi yapı şiddetle eleştirilirken, modern toplumdaki erkek ve kadının daha ağır rezilliklerinin normalleştirilmesine isyan ve itiraz ediyorum.

Aslısın dedi ki...

İsyanını anlıyorum, aradaki fark kadının da önceden erkeklerin istediklerini yaptıkları duruma katılmış olması. İşte orada duraksıyorum, erkek yaparken daha meşru gibi geliyor kulağıma. Benim de ona isyanım.

Kaan dedi ki...

Elimde olmadan ben de bu tartışmaya katılmak istedim.

Kaçırdığımız en önemli nokta modern toplum ya da feodal toplum gibi zamana bağıl yaşayış biçimlerinden yola çıkılmasının yanlışlığı. İnsanoğlunun kurduğu tüm medeniyetler kendilerine has görgü ve ahlak kuralları ile bezenmiştir. Toplumsal yaşamda tek bir doğrudan bahsedemeyiz, bu matematik ya da fizik gibi pozitif bilim ve ona uygun değişmez kurallar silsilesi değil. Göre bir durum söz konusu, bireye göre, topluma göre değişkenlik gösteren. Kadın ya da erkek, narsizmle dolu bir portre çizilirken konu nasıl oluyor da çılgın partilere geliyor'un analizi; toplum olarak Osmanlının yükselme devrinden bu yana içimize karışan "konuyu saptırma, başka yöne çekme, ilgisiz konulara atlama, sonrasında tüm bunların içinde boğulma" geni! Bunu hep yapıyoruz; kahvehanede, berberde, altın günlerinde, iş molalarında; asıl konuyu değerlendireceğimize yan katkılarla özden ayrılıp rüzgarı da katarak peşimize savruluyoruz ordan oraya.
Konu çok basit, çok sade, çok anlaşılır; günümüzde hala nesli tükenmeye direnen bir erkek profilinin öykümsü dille kendi ağzından aktarımı. Bu profili savunan var mı? Hayır... Bu öykğmsü gerçekten yola çıkarak kendi alt bünyemizdeki itirazları ya da konuyu başka yöne çekme genini kullanmalı mıyız? Ona da hayır.
Alfabedeki harfleri rastgele sıralamakla cümleler oluşturulmuyor, önce harfleri tanıyalım, sonra uzun uzun cümleler kurarız...

HayatVEtavla dedi ki...

Adamın biri ikinci hatta üçüncü karısını alıyor(doğru bulmadığım yukarıdaki yazılarımdan anlaşılacaktır) ve bunu gizlemeden açıkca yapıyor...

Adamın biri ya da kadının biri karısını ya da kocasını bir, iki belki üç belki sayısız defa aldatıyor ve de gizlice, bunun adı kaçamak ya da hovardalık oluyor...

Buralardan babası kim olduğu belli olmayan çocuklar doğuyor...

Ve bunların birbiriyle alakası olmuyor.

Kusura bakmayın ama alfabedeki harfleri yanyana getirmeden yazılmıyor bunlar, sizin bunların arasındaki bağlantıları kuramama gibi bir sorununuz varsa -ki öyle gözüküyor- bu sorununuzu çözmek sizi ilgilendrir. Yazdıklarımızın da bu konuda ufak bir yardımı olursa ne mutlu bize.

Kaan dedi ki...

Bu genin en büyük özelliklerinden birisi de sadece kendi sesini duymaktır.

Rakamlarla 1,2,3... demeden mümkün olduğunca sade anlatmaya çalışırsam; olay bir adamla ilgili sadece. Aldatmalar, çılgın partiler, eş değiştirmeler, vs. Bunlar konu dışı.

Alfabe teşbihimi anlamamışsınız ki. Önce harflerden (konuların kendisinden, özünden yani) yola çıkmalıyız. Harfleri birbirine karıştırmadan. Harflerin özünü saptırmadan bunu başardığımızda, artık cümlelere geçebiliriz. benzetmemin açılımı buydu. Diğer yandan tartışmalar üretkense eğer, hem ferde hem de topluma katma değer katar. Sığ tartışmalar sadece tartışanları tatmin eder. Bizim tartışmamızda üretkenlik yok; çok yalın bir olayın karmaşaya ve başka sosyal alanlara çekilmeme sonucu var sadece. ben de bunu dile getirdim ve tartışma noktalandı. Bundan gayrısı sadece laf kalabalığı olacaktır. Aslı hanımın sabrı için teşekkür eder, bu aslında tartışma olmayan seslenmelerin bu yazımla noktalanmasını temenni ederim.

A-H dedi ki...

Fakir Baykurt'un "Tirpan" romani geldi birden aklima Asli, okudun mu? oku mutlaka eminim cok begeneceksin ;)

Aslısın dedi ki...

Hayır A-H, okumadım ama okuyacağım.

Adsız dedi ki...

oha öyle bir adam ben bulsam adami terbiye ederim. karisindan dayak yiyen adam olur 'mk

Sokak Kedisi dedi ki...

Aslım anlattığın öykü içime dokundu gene.

Senin alt alta özetlediğin bu hayatlarda tedavi edilmesi gereken bir başka zihniyette; el kadar kızını "rahat etsin!" görüntüsü altında satan ve kendine çıkar sağlayan rezil babalar...

Kadının "hayatını" seçme hakkına bile el konurken, sahip olduğu tek meziyetinin doğurganlık olduğunu savunanların sayısının gün geçtikçe arttığı ülkemizde böyle hayvanlara daha çok rastlayacağız korkum var. Dilerim tükenir ve yok olurlar...

maskeli allâme dedi ki...

Güzel bir yazı olmuş,olmuş da hep madalyonun kara yüzünü anlatmışsın yazının tamamında hep de böyle değil ki aslında bu güzel paylaşımına ithafen yazacağım bende bir tane.Emeğine sağlık...