Geride bıraktıklarımız, gerçekten geride kalıyorlar mı?
Yoksa kalplerimizde zamanında edindikleri yerde muhafaza edip, üzerlerine bir kaç kat boya çekip, hatta mumyalayıp, depoda mı tutuyoruz onları?
Yaşanan her an bir anı ise; o anılar uçup gitmiyor ya havaya. Kalıyorlar bal gibi, bazen rüyalarda hatırlatıyorlar kendilerini, bazen bir şarkıda bazen de bizi bizden alan bir kokuyla, gidiyoruz kalbimizde sarıp sarmalandıkları yere, yanlarına.
Hem unutmak neden? Yaşarken yerlere göklere koyamadığımız sevgimizi, tutkumuzu, dostluğumuzu, bir anda kenara atmak reva mıdır?
Güzel değil midir, o güzelliği yeniden yaşamak için kendine izin vermek, hafızanı, duygularını serbest bırakmak, gittiği yere akmalarına izin vermek ve onunla beraber havalanmak, özlemlenmek?
Güzeldir elbet, izin vermeli insan kendisine. Yaşanan güzellikse; onu gönlünde ölene kadar taşımak, armağanıdır hayatın bize. Bu armağana sırtını dönmek, aklından ve kalbinden atmaya çalışmak da nafile çabadır, hayatı doya doya yaşayamamaktır.
Görsel: Ahmet Coka
22 yorum:
Sana katılıyorum ama bir süre sonra hayat ileriye değil de geriye doğru akmaya başlatınca o da yıpratıcı oluyor. garip bir dünya.
Geride kalamıyor, zaten ben de geride bırakmayı çok fazla istemiyorum ama yaşamaya onlarla devam etmek de zor... Çok zor.
saksağan, hem de çok garip.
selin, onlarla devam etmek yıpratıcı hatta belki de ama izin vermek geldiklerinde, içeri girmelerine, doğal hali bu bence.
Unutmaya çalıştığın bir şeyler sana acı veriyorsa, bunu zaten otomatik olarak unutmalısın be Aslıcığım, neden unutmayasın ki? -revadır bu konu reva.
amma velakin, geride yaşanan bir takım güzel olaylar unutulmamalı be arkadaşım.
guzel olan seyleri unutmamak iyi de aci verenleri unutmak lazim, ama sahsen ben iyide olsa kotu de olsa geride birakabilenlerden degilim :(
ozeniyorum o herseyi geride birakip gelecek zamana odaklanabilenlere :)
sen öyle yapsan da karşı taraf öyle davranmayabiliyor ve bu durumda senin de yapman gereken sıvayı çekip, konuyu kapaman olabiliyor... başka türlüsü daha da acı verebilir...
tam da gündemimdeki konuyu yazmışsın yine Aslım..
Geçenlerde bir "geçmiş yaşam terapisi"ne gidip sadece bu yaşamdaki değil önceki yaşamlardaki kişiler ve anıların da bizi ne denli etkilediklerine bir kez daha hayret ettim.
Herşey bir amaç uğruna oluyor, herkes bir nedenle girip yaşamımıza izler bırakıyor. Gerçek BİZ olabilelim diye! ÖZ'ümüze varalım diye...(annammm, çok mistik oluyorum yine!!!)
beni güney kore'ye uçur, ben sadece hatıraları arada yaşamaktan bahsediyotum, bir de güzellerinden bahsetmiştim aslında:)
A-H, ben severim eskileri hatırlamayı.
Tibet'in annesi, bu dediğim karşı tarafla ilgili değil sadece senin arada nostalji yapman:)
Sibel, hadi sen mistiksin bana noluyorr:) Misket oluyorum ben de:)
Her yaşanan ve yaşanacaklar hayatımızın birer kesitini oluşturur. Kendine ait hiçbir şey unutulmaz aslında.. Niye unutulsun ki? Biz geleceğe bakmalıyız. Yönümüz gelecek olmalı.
yaşadığına sahip çıkmalı insan kesinlikle, yaşadıklarımız bizi biz yapan nihayetinde;)
Profösör, içimizde sakladıklarımızla kendimizi kabul edip, anı yaşamalı ve geleceğe bakmalıyız, evet.
Herbirenk, sahiplenmeye bile gerek duymadan, kendinden olduğu bilinciyle, sadece.
valla hep şunu savundum ve yeri geldiğinde de arkadaşlarıma da bunu sundum "bazı şeyleri sadece sen sevdiğin için yapmalısın, biri için değil senin sevgin için"
ben seviyorsam seviyorumdur bu benim sevgim ve beni sevmeyeni seviyorsam eğer bu sevgim onu bile ilgilendirmez, istediğim gibi, kadar severim...
ama artık herkes böyle düşünmediği ve bazı şeyleri çok kolay ve çabuk yıpratıp yok saydığı için, sevgimizi koruyup, bazılarını geride bırakıp yola devam etmek kalıyo bize.
ya zor bi durum gerçekten. şu anda bunu bizzat yaşayan biri olarak epey üzücü olduğunu söylemeliyim. Bi şekilde biten pek pek uzun süreli bi ilişkiydi. bi süre iki tarafın da birbirini görmemesi ve sesini duymaması taraftarıyım -tabii eğer gerçekten bitme karrı alındıysa- yoksa her şey daha da boka sarabiliriyor. işte bu uzun süre sağlıklı bi şekilde atlatılıyosa eğer o zaman pek sıkı bi dostluk başlayabilir işte ardından..
"Ne olursa olsun, yaşadığına sahip çıkmalı insan. Sonunda kırılmış, dökülmüş de olsa; yaşandığı, mutlu ettiği an için hak eder bunu her eski sevgili, arkadaş, akraba, adı her ne ise."
bunun için çok kocaman bir yürek gerek bence Aslıcım..
not:sen yaz ben de okuyayım hep diyorum başka da bir şey demiyorum :)
ben de demişim ya bende olacaktı o :)
yazım kuralları dimi ama :))
Yaşam Pınarım, dengeyi bulmak ama başkasında göre değil içine göre hissetmek için izin vermek kendine.
Aydedeye havlayan, dostluk devamı başka bir şey evet, birbirini gerçekten oludğu gibi sevip, kabullenmek ve o duygusal çılgınlıkları atlatmak gerekiyor sanırım.
Emine'ciğim, o yazma-okuma durumu tamamen aynı burada da:)
Galiba ilk yazdığındaki hali doğru ama:))Aşk meşk diyince kafan karıştı değil mi, itiraf et:))
tamam itiraf ediyorum :)aşk meşk :)
ama bence ikinciisi doğru sen de ben de gibi bişey değil bu bence, bende gibi bir şey offff de ler kafamı karıştırdı her neyse anladın sen onu :)
Amaaan bütün de'ler senin olsun sen iste be arkadaşım:)
:))) de de de de de de de de eeeeeeeeeeeeeeeeeeeee :D
Aha birisi daha yedi kafayı:)
:)))))))
Ne olursa olsun, yaşadığına sahip çıkmalı insan.
mutluluğu gülümsemeyi kahkahaları keyfini çıkararak tadına vararak yaşamalı insan ama unutmamalı ki her gülmenin bir ağlaması her ağlamanın da bir gülmesi oluyor ağlarken de tadına varacaksın ki değsin her şeye
yanananlar unuttm densede asla unutulmaz üzücüde olsa mutluluğu yaşandığı için hatırlanarak gülücükler getirmeli aklına :)
Ya yaşanmasalardı _?
Ya Yaşanamasalardı_?
Yorum Gönder