20 May 2011

Hikayeler

Şimdiki aklım olsa, hep özel bir sevgi ve ilgi beslediğim yaşlı kadınların ve adamların hikayelerini daha can kulağıyla dinlerdim. Not alırdım, unutmazdım. Hikayelere daha çok saygı duyar, ders almasam da beynimdeki raflarda onlara özel bir yer ayırırdım.

Bir insana doğum gününde hediye vermek veya güzel sözler söylemek elbette güzel ama aslında en güzel hediye, ona yeni girdiği yaşında bir sürü güzel anı vermek. Yeni bir yaş eskidiğinde; geriye dönüp bakarım ve insanları hatırlarım, bana yaşattıkları duyguları. Şükranla dolarım, birlikte güzel bir hikayenin başrol oyuncuları olmuşsak. İşte o yaşın en güzel hediyesidir o hikayeler.

Son yıllarda, bir sürü insan girdi hayatıma ve sevgiyle andıklarım da çoğunlukta. Bunun için şükrediyorum hayata ve cömertliğine.

Yaşlı insanlar diyordum, dedemi çok sevmiş olmamdan mıdır bilmem, bacak kadarken bile ayrı bir saygıya layıklardı, benim gözümde. Oyun bile olsa beni bekleyen, oturur dinlerdim onları, tekrar ettikleri hikayelerini. Ama dedim ya, bir çoğunu çocuk aklıma kaydetmeyip, unutmuşum aradan geçen sürede. Oysa şu anda size aktarılacak ne şahane öyküler olurdu onlar. 

Teyzem, yazılarımı okumuş ve geçen sene daha duygusaldın sen, yazılarının ruhu kaçmış dedi. Düşündüm de haklı, bir eksiklik hissediyorum ben de her yazdığımda. Ruhum başka bir yerlerde ve buradan yansımıyor, yansıyamıyor.

Küçücük bir mesajla günümü şenlendiren küçük kız mesela ya da beni dinleyen ve anladığını gözlerinden okuduğum bir başka küçük, onlar ruhumu görüyor ama gözleri bakmayı bildiği için. Görünür kılamıyorum içimdekileri, kapalı kutular içinde her bir düşünce.

Kim bilir açarım belki kutuyu, cesur davranırım bir gün. Belki de yaşlandım ve sadece gözlerime bakanlara anlatabiliyorum kalbimdekileri.

16 yorum:

Nursel Dokuzlar dedi ki...

Kendi kutumdan sıyrılıp seni ve yazılarını farkettiğim günden bu yana değişen tek şey sabrının artık çok çabuk tükenir olması sanki. Teyzenin bahsettiği o eski duygusallık sanki bununla mı ilintili bilinmez ama eskilerde satır aralarından çekip çıkardığım boşvermişliğini geri istiyorum ben! Çünkü bazen tek motivasyon kaynağım o! ve çünkü biliyorsun ki senin üzülmeye hakkın yok..

Ayrıca o küçük kız seni yer!

Aslısın dedi ki...

Haklısın küçük kız:) Kendime dönmeler ve boşvermişlik; kendim, kendimle biraz meşgul olduğumdan, kayboldu sanırım.

Cümle karışık ama anladın beni. Bana yazdığın o dm durmadan aklımı çeldi, sırf onun için boşveririm, evet dedirtti. Yani sen de bende aynı etkidesin, şiddetli ve güzel. Duygusal bir salağım, dokunma bana:)

Unknown dedi ki...

Ben de ne zaman fırsatını bulsam,babannemi,dedemi konuşturup o güzel hikayelerini dinlemeye çalışırım.Onlarla sohbet bir başka oluyor!

Aslısın dedi ki...

Hayatta olmaları ne güzel, daha uzun seneler birlikte bir sürü hikaye birktirirsiniz umarım kitap kurdu.

Karōshi dedi ki...

"Oyun bile olsa beni bekleyen, oturur dinlerdim onları, tekrar ettikleri hikayelerini."

Ben bu satırda kaldım. Dedem hala bizimle ve son zamanlarda yazmak istediğimi sen yazmışsın. Sağol:) Gözlerim dolarak okudum. Not almam gerektiğini düşünüyordum tam da. Yarın sabah dedemle olacağım.. "gene" ama biraz daha farklıca.

Aslısın dedi ki...

Ne güzel, o zaman bize bir hikaye borcun olacak:) Öp dedeciğinin ellerini, yanaklarını. Öyle özledim ki benimkini:(

Karōshi dedi ki...

:( Yaklaşmakta olanı bilmiyormuş gibi yaşamaktan uzaklaşmamak lazım. Öpmek lazım ellerini.. yanaklarını.. Senin için de (aynı olmayacak olsa da) öpeceğim Aslısın. Sevgiler.

Aslısın dedi ki...

Yazını okuyunca her şey daha da güzelleşti, sen de öyle.

Emine dedi ki...

Aslıı iki dedesini de tanımamış biri olarak hüznüne ben de ortağım..
herkes bilmesin kalbini, ruhunu şimdi olduğu gibi,sadece hakedenler, gözlerine bakarken yüreğini görebilenler anlasın..
bırak kutuda kalsın..

sevgiler ve mis kokulu, sıcacık, güzel bir hafta sonu canım arkadaşım..

Müge dedi ki...

Düşündürdün beni..
Birincisi aynen ben de yaşlıları dinlemenin değerini bilmeye çalışanlardanım. Şimdilerde aile büyüklerimden sadece annem ve iki dayım kaldı.. daha çok dinlemem lazım onları..

İkincisi yazıların ruhu kaçması işi.. Galiba bende de o başladı. Tam senin yazdıklarını okurken o an içimden geçeni yazarım derken, bir baktım sen yazmışsın zaten: cesaret..

Aslısın dedi ki...

Müge cesaret ilacımız. Bu arada geride kalanlarla iyi vakit geçirmek ve gidenleri de kalpten sevmeye devam etmek...

API dedi ki...

Beni de boyle dinle olmami sana guzel seyler anlatacagima cidden inaniyorum.

amenna dedi ki...

Aslında belki de yalnızca gözlerine korkmadan ve usanmadan bakanlara layıktır o taa içindeki hikayeler... ve sonra işte onlar kağıda dökülünce ölümsüz oluyorlar bence...

Aslısın dedi ki...

API, her zaman dinlerim.

amenna, kim bilir belki de öyledir, kağıt ve kalemi çok sevmekle beraber.

1i Yok mu dedi ki...

Bende de oluyor zaman zaman.. Yazı tarzı ve yazıya verilen duygunun yoğunluğu çok değişkenlik gösteriyor. Bunu bir türlü şözemedim. Mevsimden mi, yoksa yaşantılardan mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama bazen bende de soğuk rüzgarlar geçiyor beynimden...

Aslısın dedi ki...

1i yok mu, hepsi geçiyor, zaman, mekan, insanlar çoğu kez de sadece ben yüzünden:)