Elimde bir şeker sepeti olsa; sevdiğim ve değer verdiğim insanlar için sepetten o an, en sevecekleri şekerlemeyi çıkarıp versem. Onlar gülümsese, gözlerine yansıyan gülümsemeyi görünce benim de içim gülümsese.
O sepetin içindeki şekerim ben. Benden bağımsız, çok mutluyken aniden sevdiğinin üzüntüsüyle tadı buruklaşan, mutsuzsa; karşısındakinin sevinciyle yeniden tatlanan bir şeker.
Benim düşüncelerimi, hissettiklerimi bir kenara atıp, bambaşka duygularla dolma kapasitesi çok yüksek, benden bağımsız bir sistem var içimde. Adı kalp.
Kalbimi kontrol etme şansım yok. Akıl kontrol edilir, davranışlar kontrol edilir ama kalp edilemez.
Bir şeye çok sinirlenirsin ve içinden gelen duyguyu durduramazsın. Sadece sonrasında göstereceğin tepki, davranışlar, aklın devreye girmesiyle bazen değişir bazen aynı kalır ama son söz akıldadır artık.
İnsanları kalplerinden geldiği gibi davranmaktan alıkoyan da bu kontrolsüzlük hissi, sanırım. Kimse kontrolsüz olma riskini almak istemiyor ve aldığı kısıtlı zamanlarda bile direksiyonu kalbe vermekten içten içe, ölesiye korkuyor.
Mesela çok tanımadığım ama o an iyi hislerle dolu olduğum birisine durup dururken sarılsam; sarıldığım kişi dahil, herkes farklı bir şey düşünür, hisseder.
Oysa o anda "şeker" olmuşumdur ve kendimi sunuyorumdur, en yalın halimle.
Her gün kafamdan geçen yüzlerce düşünce içinde, bana o kucaklama anını yaşatacak veya beni durduracak olan şey; kendime ne kadar değer verdiğim.
Aslında özetle şu sorudur:
İçimden gelen mi değerli yoksa başkalarına nasıl görüneceğim mi?
Ömrüm, bu iki seçeneği tartmakla geçiyor.
Oysa ben sadece şeker olmak istiyorum.
19 yorum:
Tarçınlı akide şekerine çığlık bile atabilirim şu an.
Şekerleme dedikçe aklımda duran tek şeker o desem sana?
bence sen şeker ol, şekerleme sepetinden ne çıkarsa biz onu tadalım:)İçinden gelenin ışığıyla kör olanlar seni görmesin mühim değil...
"Şeker"im benim.
Bana sarılmak için hiç düşünme! Ben de bayram değil seyran değil bu kız bana neden sarıldı demem. Aynı sıcaklıkla alırım seni kollarıma, hatta bir de öpücük kondururum yanağına. aklımı satar, kalbimle severim bebişim ;)
Herbirenk, böyle güzel cümlelere, en renkli en tatlı şekerlemeler garantili.
Sibel'im, düşünmem zaten, seni seveli 15 yıl oldu, neyi düşüneyim daha:)) Ayrıca tahrik edici cümlelerin gözümden kaçmadı:)
tatlı şeylere hiç hayır demem. bana istediğin zaman sarılabilirsin, niye şekersin demem, hatta ben de şeker olurum ;)
Sibel, rahat ol diyorsun yani:) e bana uyar:)
Teşekkür ederim, çok da severim:)
şeyk it ap şekerim:)))
deli derler cozutmuş derler hele ki kadın kısmısına hafif meşrep bile derler.bak benden demesi:)
Sitare, annem gibi konuşmuşsun yaaa:)
uçuş modundan, şekere :) bağlantı tamam..ben demiştim demeyi sevmem ama demiştim arkadaşım :P
Eminee, demiştin demiştin tamam:)
Şu anlattığın hissi benden nerdeyse 10 yaş küçük, üstelik yalnızca 2-3 aydır tanıdığım bir kız arkadaşım hissettirdi, sohbetin gelişi itibariyle bana sarılıp, avcumun içinden öptü. Ne yalan söyleyeyim "hı!!!!!" oldum. Durumu daha uzaktan biraz düşününce insanlara dokunmanın sarılmanın o enerji akışını daha iyi sağladığını fark ettim. Bizler samimiyeti özlüyoruz içimizdeki güzellikleri eksiltmemek adına içtenliğimizi hiç kaybetmemeliyiz.
Amenna, samimiyeti çok özlüyoruz ama gördüğümüzde yadırgıyoruz aniden gelirse, ne yaman çelişki.
Kalbinin sesi ile hareket edenlere her zaman hayran oldum. Sevdim seni:)
hayatımdaki bazı insanlara, herhangi bir yerde içimden geldiği gibi sarılırım, öperim, koklarım. bazı insanlar vardır yıllardır tanıyorum ve seviyorumdur, hiçbir zaman böylesine sarılıp öpmemişimdir. Sadece bizle değil karşındaki dostlarının tarzı ilede alakalı bu.
sarıl gitsin derim.
didem, o zaman memnun olduk diyelim:)
sonyaprak, doğru ama o sarılmak istediğinde bile kendini tutan biriydim ben eskiden, şimdi amaan sarılıyorum valla:)
Çok güzel bir yazı. Ama üzgünüm ki insan büyüdükçe o şekerleri verecek kişiler daha ince elekten geçiyor. :(
http://1iyokmu.blogspot.com/2011/05/elek.html
1iyok mu, biraz öyle ama yine de şeker vermek çok zevkli:)
Yorum Gönder