9 Tem 2012

Böyleyken böyle


Bu hayattan ne bekliyoruz? Nasıl bir hayat istiyoruz? Bu soruların cevaplarını gerçekten hissederek istiyor muyuz yoksa tüm klişeler gibi, başkalarından duyduklarımızı mı sahipleniyoruz? 

Benim bazı cevaplarım var ama bunları konuşmaya gelmedim. Sadece bir giriş yapmam gerekiyordu, yaptım. Eskiden, teklifsizce gelip, içimden geldiği gibi, her gün yazdığım bloguma bile yazmak artık böyle hissettiriyor. Sanki hiç tanımadığım insanlarla dolu bir partiye gelmişim ve kapıda; tedirginlik, çekingenlik, neyse ya geri döneyim ben çelişkileriyle, kapıyı çalsam mı, çalmadan kaçsam mı, sorularıyla bekliyorum. 

Çok sevdiğim yaz mevsimini artık az seviyorum. Sıcağa tahammülüm sıfır, soğuğa da öyle. Ilık, ılıman bir iklim bence hepimizin hakkı. Öyle değil mi? 

Her Pazartesi sabahı suladığım çiçeklerim bana umut veriyor. İlk defa öldürmeden yaşattığım dört bitkim var ve hepsi aynı anda yaşıyor. Enteresan. 

Aslında çok değiştim bazı konularda. Mesela buzdolabındaki yiyecekleri, kafadan sayabilirim ve onlarla ne yapmayı planladığımı da cümlenin sonuna ekleyebilirim. Bu bence önemli bir değişiklik. Özellikle benim için. 

Geçen yaz içimi sıkan bir sürü şey vardı. Durup durup aklıma geliyorlar. İçimi sıkan insanlar da vardı. Bu sene ve bundan sonra, her kim, içime sıkıntı veriyorsa; postalama yöntemiyle güle güle demeye karar verdim. Eve gelip beni bulamayan kargo şirketinin yaptığı gibi, kapıya işaret filan da bırakmayacağım. Gittin, güle güle! Bu kadar. 

Hava kapalı gibi, yirmi dakikalık yolu yürüyüp, ben yokken gelen kitaplarımı almaya gitsem mi? Yoksa ben evden çıkar çıkmaz güneş; beni çok seviyordun, vaz mı geçtin bebeğim diye sırıtarak, tepemde ışıldar mı? 

Çok kararsızım. Ben karar verirken, siz de kalkın bir esneyin, elinizi, kolunuzu, boynunuzu rahatlatın. Hep o bilgisayarın karşısında, kireçleneceksiniz. 
Kime diyorum?

14 yorum:

Onlyvili dedi ki...

Gercekden cikmasini istedigin insanlar oldugunu dusunuyorsan bir saniye bekleme.. inan o his yalnis his degil. Not birakmaya gerek de yok :)) Masamdayım bile ne uyusmasi :))

E dedi ki...

Geçenlerde iyi ki rastlamışım, diyordum ya tekrar tekrar söyletiyorsunuz:) Ve bir aralar daha sık yazıyordunuz madem mümkünse dönün o günlere, okumak çok keyifli:) Mutlu günler:)

Unknown dedi ki...

Ohh evde keyfin yerinde dimi:)
Sana o kadar imreniyorum ki...

Aslısın dedi ki...

Vilim anladim, notsuz motsuz ohhh:)

Kitap kurdu, ya umarim sen de yasarsin cunku imreniyorsan tadini cikaracaksin anlamina geliyor. Denedim gordum:))

Engin, tesekkur ederim:)) Mutlu gunler

Must. dedi ki...

Son paragrafta; böyle iyiliğimizi düşünürken inceden bir nispet mi seziyorum, yoksa bu havalarda çalışmak alınganlığa mı sebep oluyor :)

Aslısın dedi ki...

Must. Vallahi nispet degil, hep otururdum oyle, ondan dedim. :))

mRNA dedi ki...

"Çok kararsızım. Ben karar verirken" demişsin yazının bir yerinde... O zaman büyük üstat HASAN ALİ TOPTAŞ'tan bir kaç satır sana...
***
Yalnızlık, alıp karşına kendini,
Öteki kendinlerle konuşmaktır.
Bakışmaktır, öteki kendinlerle; dövüşmektir.
Kimi zaman da,öldürmektir
içlerinden sana en çok benzeyeni,benzemiyor diye...

Yalnızlık, öldürmektir...

Aslısın dedi ki...

Mrna, benim yaptigim da bu genelde:) senin yorumlarin baska bir pencere aciyor her yaziya, farkinda misin?

mRNA dedi ki...

Pencere deyince :))), geçende okuduğum bir romandan çok kısa bir kaç satır yazmak istedim. Beni çok etkilemişti o satırların kafamdaki görüntüsü... (Soruna cavabım : Farkında değilim :)

****
Karım işten döner dönmez, yatağımın altındaki sidik ve bok dolu kabı boşaltıp pencereleri sonuna kadar açıyor. İkimiz de göz göze gelmekten çekiniyoruz bir süre; ben başucumdaki kitaplardan birini okuyor görünürken, o öteki odalarda oyalanıp içerinin havalanmasını bekliyor. Gene de odaya sinen sapsarı bok kokusu bir türlü uçup gitmiyor olamlı ki, yarım saat sonra yanıma geldiğinde, sanki içeride başka kaplar varmış da gizliyormuşum gibi bir kuşkuyla çevresine bakınıyor. O sırada kırılgan bir sessizlik dolaşıyor saran boşlukta; nefesimi tutuyorum bu yüzden, okuduğum kitabın satırları arasına girmek ve odadaki herşey kendi kokusuna kavuşuncaya dek orada kalmak istiyorum... (Sonsuzluğa Nokta adlı romandan)

Aslısın dedi ki...

neyse artık fark edersin bence yaptıktan sonra:) bu kitabı merak ettim, not aldım.

Judy Abbott dedi ki...

o son paragrafta hedefi 12'den vurdun valla:)))

Aslısın dedi ki...

Judy, benim isim o:))

Adsız dedi ki...

deniz kum güneş sıcak çocuğu ben de bu yaz yazdan soğudum kış gelsin istemekteyim, üstelik son derece soğuk bir şehirde yaşamama rağmen, yaşlandıkça bütün alışkanlıklarmı değişiyor ne kuzum....hayatımdan çıkartmak istediklerimi artık 10 yıl değil 10 dk bile beklemeden çıkartıyorum bu da bonus galiba

Özgülün Dünyası dedi ki...

http://geleceksenleyim.blogspot.com/ bendede güzel yazılar var takip etmenizi tavsiye ederim
saygılarla..