Bu akşam Özge ile sohbet ederken "İnsan zannettiği şey oluyor" dedi.
Ne kadar doğru! İnsanlar, "ben şöyleyim, ben böyleyim" diyerek, kendilerini çeşitli kalıplara sokuyorlar. Belki o kalıba sığabilmek için küçülüyorlar. Belki de kalıp onlara 2 beden büyük geliyor, gereksiz yere şişiniyorlar.
Her gelen bilgiyi ilk defa görüyor gibi anlamaya çalışmamız ve ona göre davranmamız imkansız. Ama "ben bunu zaten biliyorum" deme sıklığımız arttıkça kör noktalarımız da çoğalıyor.
Bence insanın başına gelebilecek en kötü şey kendimize bakarken bu kör noktaların esiri olmamız. Kendimizi kandırmamız ve hatta kandırdığımızı fark etmeden yaşayıp, gitmemiz.
Peki kendimizi bunu yapmaktan nasıl alıkoyarız?
Galiba sık sık kendimize "ne hissettiğimizi, bundan önce neler yaptığımızı ve ne dersler aldığımızı, bu sefer neyi farklı yapabileceğimizi, kendimizi ne kadar zorlayabileceğimizi" sorarak, yani kendimizin ve yapabileceklerimizin farkında olarak.
İnsanlar, dengede durmak için birçok gel-git yaşıyorlar. Bu sırada bazı şeyleri daha farklı yapıp, bazı durumlarda eskisinden farklı davranışlar gösterecek kadar esnekler. Ama çoğunlukla, kısayol tuşu varsa ona basmayı tercih etmek kolay geliyor.
O zaman "ben yaratıcı değilim, ben yeterince şu değilim, bu değilim" diyerek, kendi kendilerine engel oluyorlar.
Yani zannettikleri şey haline geliyorlar.
Foto: ducst.org
Ne kadar doğru! İnsanlar, "ben şöyleyim, ben böyleyim" diyerek, kendilerini çeşitli kalıplara sokuyorlar. Belki o kalıba sığabilmek için küçülüyorlar. Belki de kalıp onlara 2 beden büyük geliyor, gereksiz yere şişiniyorlar.
Her gelen bilgiyi ilk defa görüyor gibi anlamaya çalışmamız ve ona göre davranmamız imkansız. Ama "ben bunu zaten biliyorum" deme sıklığımız arttıkça kör noktalarımız da çoğalıyor.
Bence insanın başına gelebilecek en kötü şey kendimize bakarken bu kör noktaların esiri olmamız. Kendimizi kandırmamız ve hatta kandırdığımızı fark etmeden yaşayıp, gitmemiz.
Peki kendimizi bunu yapmaktan nasıl alıkoyarız?
Galiba sık sık kendimize "ne hissettiğimizi, bundan önce neler yaptığımızı ve ne dersler aldığımızı, bu sefer neyi farklı yapabileceğimizi, kendimizi ne kadar zorlayabileceğimizi" sorarak, yani kendimizin ve yapabileceklerimizin farkında olarak.
İnsanlar, dengede durmak için birçok gel-git yaşıyorlar. Bu sırada bazı şeyleri daha farklı yapıp, bazı durumlarda eskisinden farklı davranışlar gösterecek kadar esnekler. Ama çoğunlukla, kısayol tuşu varsa ona basmayı tercih etmek kolay geliyor.
O zaman "ben yaratıcı değilim, ben yeterince şu değilim, bu değilim" diyerek, kendi kendilerine engel oluyorlar.
Yani zannettikleri şey haline geliyorlar.
Foto: ducst.org
4 yorum:
Krizi avantaja çevirmek... son günlerin moda lafı. Hep olumsuz yönünden bakmışsın. Kişi kendini olmasa bile doğru yere konumlandırırsa bir süre sonra "zannettiği şey" olabilir. Bu yönde adımlar atar. Bırak insanların kalıpları iki beden büyük gelsin. Zamanla doldururlar.
Kalıpçı Aynacı
işte olay bu. ben şöyleyim böyleyim diyenlerin hiç biri öyle değil belki. ama kendilerini konumlandırmışlar bir yere. bunun sonucunda kendilerine biçtikleri role uygun davranmaya başlarlar. ilk başlarda bu yapmacık dursa da doğru davranışı gösterip çevreden ödül olarak takdir gördüklerinde bu davranışlar pekişir. Ben iyiyim diyen insanın kötülükten kaçınması gibi. söylemek istediğim bu.
hayat konusunda haklısın bir zar atarsın ve doğru olup olmadığına zaman karar verir ama bu yanılsama değildir. sadece içinde bulunduğun anda gittiğin yönü bilemezsin.
Aynacı
Ben yokken yorumcularım varmış. Ne güzel!
Bu haftasonu taa üniversiteden beri sınıf arkadaşı, ev arkadaşı, herbirşey arkadaşım olan cancan arkadaşımla Adana'dadaydık. Kendisi uzuun bir süredir Amerika'da yaşıyor.
Dedi ki; Amerika'da olmanın şöyle bir avantajı oldu: Seni hiç tanımayan insanlarla olunca gerçekten kim olduğunu anlama fırsatın oluyor, sana biçilmiş kalıplar olmadan kendini keşfediyorsun. Sizin konuyla pek alakası yok ama çok doğru geldi bana. Yazayım dedim.
Çekildim, gerekirse çağırın, gelirim.
Yorum Gönder