İnsanların şuursuzluğuna tanık oldukça; gözlerime inanamıyorum. Yaptıkları, söyledikleri yersiz geliyor, üzerine oturmayan kıyafetler gibi görünüyor gözüme.
"Büyükleri" öyle öğrettiği için; hiç sorgulamadan hayatı yaşamaları ve hiç yer değiştirmeden; ömür boyu, olaylara aynı yerden bakmaları da midemi bulandırıyor.
Eşcinseller iğrenç, kendi gibi olmayanlar şerefsiz, adi, köpek, kendi dininden olmayanlar zaten yanacak...
Bunlar büyük resimde kendini gösterdikleri haller. Gündelik hayatlarında, kendileri gibi düşünmeyenlere nasıl baktıklarını ve davrandıklarını da buradan yola çıkarak, tahmin edebiliyorum.
Onlar gibi olmamak, hemen yargılamamak için anlamaya çalışıyorum; korkularını, endişelerini, öğretilmiş ve içe kazınmış bilgiyi yadsımanın ya da fikir değiştirme olasılığı yaşamanın, bünyelerinde yaratmasından korktukları paniği.
Kendi korkularımı ya da sabit fikirli olduğum bazı konuları düşündüğümde; bir yere kadar anlıyorum da. Ama diyorum ki; ben yine de sabit fikrimi evirip çevirip, sorguluyorum. Düşünüyorum, tersinden bakmaya çalışıyorum. Karar vermeden, kararımı sorgularken en azından aklımın erdiği kadarıyla bunu yapabiliyorum.
Aslında insana verilen en değerli hediye olarak görülüp, üzerine milyonlarca özlü söz söylenen DÜŞÜNME eyleminden vazgeçişi ise; anlayamıyorum.
Anlamak da istemiyorum. Yapmacık, "öğrenilmiş" zafer nidaları atan ya da kederli haller takınan küçük çocuklar gibi geliyorlar gözüme.
Büyüklerine özenen, ezberlediği şarkıyı sözlerini anlamadan söyleyen çocuklardan farksız görüyorum kocaman adamları, kadınları.
21 yorum:
son zamanlarda benimde sıkça düşündüğüm şeyler bunlar. yazık.. çok güzel yazmışsın :)
-
hemera
bu ülkede herkes kendine müslüman. face'deki din kısmına yazın.
hemera, çok yazık hem de.
ry, bu ülkeyle kısıtlamadan, her türlü yobazlık için geçerli bu dediğin.
sana anne diyebilir miyim?
haklısın. yobazında da papazında da.
patrick, anaçlıkta pek iyi değilim ama madem sen istedin, olurum:)
Döverim ben o şuursuzları seni üzenleri sen merak etme :D
doğru söze ne denir....
YArgılamadan anlamaya çalışmak.. Yapabiliyrosan alnından öptüm. Susmayı öğrendim ben bu yüzden. Susuyorum artık. Doğru düzgün konuşmuyorum. Ha lar, hı lar ile geçiştiriyorum. Ağzını açan daha anlamayı bırak öğrenmeye bile çalışmadan yargılamaya başlıyor. Yoruldum bıktım.. Susmak iyi geliyor. Konuşanların ( ağzı olmadan) ortamlarından da bir bahane ile uzaklaşıyorum. Ben de bu kızcağız neden burada söyelnip duruyor diye merak ediyordum uzun zamandır. Buymuş sebebi.:)) söylen söylenebildiğin kadar. Ben merakımı giderdim. Anladım yani.:))
cute, döve döve bir hal oldun:))
pınar, bilmem ne doğru ne yanlış ama en azından anlamaya çaba lazım.
avram, açıklığa kavuşturmana sevindim:) elbet yargılıyorum ben de ama dedim ya her yargılamamda bir durup yine, yeniden anlamaya çabalıyorum. Bazen yargılamak oluyor kararım bazen de tersi. İnsanım neticede ama çabasızlığa kızıyorum.
O yargılamak değil ki. Sonuca ulaştırmak. İşim bu benden iyi mi bileceksin yargılamanın ne olduğunu.:))) YArgılamak peşin hükümdür. YArgılamak, yanlış ve doğruyu ayrırken, kendi doğrun dışında doğru olmayacağını iddia etmektir. YArgılamak halt etmektir.:)) Sonuca ulaşmak yargılamak değildir.
:)) haşa ben nereden bileyim:) iyi be yargılamıyorum anası satiim:)
sevdiğim bi insan oldun çıktın
Aslısın,
Biliyor musun yüreğimin sesi gibisin...
Her gün çevremdeki insanları uyarmak zorunda kalıyorum böyle davranışları yüzünden, bazen derin tartışmalara giriyoruz... İnsanlar çok acımasız çünkü...
Daha iki gün önce tatil yöresinde barda dansözlük yapan iki genç kızın işverenleriyle tartışmasına şahit olduk. Anladığım kadarıyla hayat kadınlığı da yapmak zorunda kalıyorlardı. Ve artık evlerine gitmek istiyorlardı ama gidemiyorlardı... Birinin evi yanmış falan filan...
Yazık dedim, ne kadar acı bir şey, ne kadar kötü, utanç verici bir tablo Türkiye'nin gerçeği açısından... Bir insanın "adam gibi yaşama" hakkı alınıyor elinden... Yanımdakilerden birinin tepkisi (yaşı benin yaşımı 2'ye katlıyor) "o zevk alıyordur acıma çok fena oluyorlar böyleleri..." dondum kaldım, birkaç kelime savunmaya çalıştım. "sen bilmezsin" dediler. Bir şey diyemedim... İçimden sinirlendim ama bir şey diyemedim... Diyemedim...
Avram'a katılmadan geçemeyeceğim. SAnırım iyi yönü bu oldu bu tür kimselerin. Susmak!
bazen susmak verilmiş en güzel cevaptır. kaç git usulca:)
ben de üzülüyorum ya, bi de utanıyorum bazen fazlasıyla. yani sınırsız insan aptallığı için utanıyorum ne yalan söyleyim.
sade, evinin kedisi olmayı bekliyorum sadece:)
sestod, yüreğinin seni olmak ne güzel. İçler acısı insan halleri, insanımsı halleri aslında.
bad-ı saba, bazen susuyorum bazen duramıyorum.
aydedeye havlayan, ben de başkalarına yapılan haksızlıktan utanıyorum, ya aptallıktan ya da kötülükten, bilmiyorum.
Ezbere yaşanan her öfke, taşınan her fikir, söylenen her bir söz ürkütür beni. Böyle insanları yönetmek çok kolaydır ve bir çok insan bu şekildeki insanlarla hem ruhen hemde bedenen sindirilmiştir bence.
Çok güzel bir yazı olmuş. Kalemine sağlık.
K.C.S, sağol senin cümlelerin de çok güzel olmuş; "ezbere yaşanan her öfke, fikir ve söz"
Cunda çok güzeldi gerçekten, üstelik suyu o kadar soğuk değildi, sarımsaklı daha soğuktu.
Güzel yazınız ile ilgili olarak; haklısınız insan, yani "insan" çok şeye üzülüyor, çok fazla olmaması gereken şey var, diyaloglarda, yaklaşımlarda, bakışlarda, aşklarda, sevgilerde...
Baskasi yapiyor diye yapmak, sebebini anlamadan tepki gostermek cok sacma. Insanin kendi fikirleri olmali. Hemfikirim...
Yorum Gönder