17 Nis 2010

Benim Zamanlarım...


Günün en sevdiğim zamanı, sabah erken kalktıysam işe gitmeden önce bir kahve içip, bilgisayarı açıp, aklıma da güzel bir yazı konusu geldiyse yazıp, döktürdüğüm anlar.

Şimdi kendime gün içinde sevecek bir zaman daha buldum: Havalar ısınınca iş yerinden 25-30 dakika yürüme mesafesinde olan evime yürüdüğüm anlar.

Kulağımda müzik, yanımda kimse olmadan, asla hızlı adımlar atmadan, hızlanınca kendimi uyarıp, yeniden yavaşlayarak, etrafıma bakarak, çiçeklere ve hatta durup gökyüzüne bakarak geçirdiğim zamanlar.
Önünden taksiyle geçerken hiç fark etmediğim dükkanları, ağaçları, kaldırımın kenarındaki kırığı görebilmek, daha çok yaşadığını hissetmek.

Akşam olmasını sadece işten çıkmak için değil, o yürüyüşü yapmak için istiyorum artık. Eve geldiğimde bazen üzülüyorum bile ne kadar çabuk bitti yol, diye.

Bu yürüyüşü sabahları da yapmak eminim çok güzel olur ama iş yerindeki çeşidi bol kahvaltı beni daha çok cezbediyor. Hatta işte beni en çok cezbeden şey odur desem sanırım yalan olmaz. Sabah kahvaltısının en sevdiğim öğün olmasından mütevellit bu keyfimden kolay kolay  vazgeçeceğimi sanmıyorum.

Ama kendine koyduğum hedef: Sadece bana ait olan ve beni mutlu eden bu anların sayısını çoğaltmak.

Görsel için tık

14 yorum:

Uyumsuz dedi ki...

Benim de annemlerle yasarken en sevdigim seydi aksam eve yuruyus kismi. Goztepe carsisini boylu boyunca gecip Bagdat Caddesine iniyordum. Yalniz soyle bir zorlugu vardi. Aksam ac karnina mis gibi ekmek kokusu, lokmalar, lahmacunlarin koktugu dukkanlarin onunden gecerken sabir sinavindan gecmek :)

yuri dedi ki...

o yürüyüş hele böyle bi mevsimde nasıl güzel oluyor..benim evim de işyerime 3.km falan uzak...ılık rüzgar eşliğinde yürüyüş çok iyi geliyor ama yürümeme pek izin vermiyor ailem yollar tenha diye :)

Aslısın dedi ki...

Uyumsuz, benim yol üzerinde iştah açıcı bir komşufırın var onun da önünden geçmemeye çalışıyorum :)

Yuri: Tenha yol, tehlikeli değilse daha da bir güzel olur ama aile izin vermiyorsa vardır bir bildiği :)

Adsız dedi ki...

İşte herkes bir yere yürüyor bir türlü bende yürüyorum işe değil okula değil dersane ya da istediğim herhangi bir yere bulutlar dans ediyor müzik ona eşlik ediyor hava bol bol oksijen dağıtıyor, çok sevdim çünkü en çok yapmayı sevdiğim şeylerden biri yürümek hele ki bu zamanlarda öyle güzel oluyor ki!

Asli :) dedi ki...

Uzun ve her yeri bayrak gibi mağazalarla donatılmış caddelerde saatlerce yürüyebilirim :) Doğa kokan yerler de tercihimdir :)

Meral Erdoğan dedi ki...

ben simdi bunlari not aldim aslicim.

Aslısın dedi ki...

PufidooT: Evet en güzel zamanlar yürümek için. Bir süre sonra çok sıcak olduğunda bu kadar keyif vermeyebilir.

Asli:) : Doğa candır :) Ama dükkanlarla dolu bir cadde de renktir, kandır.

Meral: Süper, bakalım neler olacak :)

ali zafer sapci dedi ki...

Evet, bizi mutlu eden anları çoğaltabiliriz. Teşekkürler.

Aslısın dedi ki...

Alizafersapçı: Teşekkürler, sizin yazınıza bir hayli yakın olan bahsettiğim yazı aşağıdaki link'te.
http://hepsibirya.blogspot.com/2010/04/hadi-yap-bir-surpriz.html
Teşekkürler,

aslı hayvanı dedi ki...

ne yani, günün her bir dakikasından ölesiye tiksinmiyor muyuz? ne düşüneceğimi bilemiyorum şu an. ikircikli ve huzursuzum! :P

bi de bu blog bünyesindeki bütün aslı'ları halaya davet ediyorum :D

Aslısın dedi ki...

Aslı sen ne deli kızsın ya? Bayıldım ben sana :))
Halay başı da sen ol, ben geliyorum, toplarım bir kaç Aslı daha, bol var zaten.
Bu arada günün her saniyesinden tiksiniyoruz da işte arada böyle numara yapıyoruz :)))

Eliza Doolittle dedi ki...

Aslilar halaya durmus, ben de davul calarim artikk!
Yavrukus ayyyni yuruyusu ben de burada yapmak icin havalarin azcik isinmasini bekliyorum hevesle...Gun icindeki kompleksli manyaklarin yaydigi yivrenc enerjiyi kanallara bosalta bosalta eve geliyorum ki mutluluk peltesiii :)

Aslısın dedi ki...

Ohh Eliza'm, valla yürü, ısınır oralarda yakında herhalde. Aynen öyle negatif enerji boşaltımı, pozitif enerji yüklemesi.

Halaya duralım sen de davulcumuz ol, davulcu damat hesağğğbıı :))

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

bilmez miyim:) benim eski tükkan nişantaşı'ndaydı..

günün en keyifli vakti, kulakta ipod, gece nişantaşı'ndan taksim'e tek başıma yürüdüğüm saatlerdi.. (ha, arada travesti ablaların tacizine uğruyordum; orası ayrı bak.. dikkat etmek lazım..)