18 Ara 2010

Gerçeküstü hala

Öncesi için tık

Tam vaktinde oradaydım. O da öyle.

Uzaktan bir an için birbirimizi fark ettiğimiz anda aramızda gidip gelen elektrikle sanırım Rumeli Hisarı'nı aydınlatabilirdik. Yaklaştıkça derin derin nefes alıp, "tamam sakin Aslı" diye telkinde bulunmaktan ne düşündüğümü bile hatırlamıyorum. Ama içime söz geçiremedim. Son adımlarda hızlandım, o da bana doğru geldi ve birden sarıldık birbirimize. Bir süre de öyle kaldık.

O sarılmayla geçmişe gittik ve geçmişin güzel anılarında hapsolmak istedik sanırım. Kokusu, sarılışı hiçbir şey değişmemiş. Gözlerindeki pırıltı da öyle. Konuşmadan yürümeye başladık. Belki beş dakika öylece yürüdük sahilde. Sonra hadi gel karşıya geçelim bir yere oturalım, dedi.
Başımla tamam dedim ve takıldım peşine. Arkasında kaldım bilerek, eskisi gibi yürüyüşünü, saçlarını, omuzlarının hareketini izledim bir süre. O zaman ne hissediyorsam aynısını hissettim.

Hani zaman ilaçtı, hani kül bile yoktu ortada? Her şey orada öylece duruyordu bıraktığımız gibi. Ayrıldığımız günkü hınçtan, sevgiden doğan sahte nefretten iz kalmamıştı, zaman sadece onları süpürmüştü demek.

Oturduk her zamanki yerimize, mekan değişmişti. Şık ve anlamsız bir yer haline gelmişti. O zamandan beri gelmemiştim buraya.

Hiçbir şey konuşamadık yine. Bakıyorduk birbirimize, anlamaya çalışıyorduk geriye ne kaldı kalbimizde? Yoksa her şey yerli yerinde mi hala, diye.

- Şu anda öpmek istiyorum seni. Eskisi gibi elimden her an kaçacakmışsın gibi sımsıkı tutup, bırakmadan.
- Zaten hep kaçacağımdan korkmakla geçirdin zamanı. Tadını çıkarmadın hiçbir öpüşmenin, sarılmanın. Doymaya çalışmadın, hep aç kalacağın zamanı düşündün.
- Evet, senin ne kadar payın var bunda hiç düşündün mü?
- Ben özgürlüğümden vazgeçmeden sevilmek istedim, hala da öyleyim. Sen bana öyle sarıldıkça ben uzaklaşmak istedim. Korktum, ya istediğim an uzaklaşamazsam senden diye.
- Hapseder gibi sevdim seni değil mi? Hapsetmek istedim ama beceremedim.
- Evet, bütün kavgamız da buydu zaten.
- Gördüğün gibi hiçbir şey değişmemiş. Ne sana olan tutkum ne de hapsetme isteğim! Onun için de gidiyorum şimdi. Aynıyız hala ve tekrarlar insana ancak acı verir. Geldiğim için çok mutluyum. İyi ki istemişim seni görmeyi.

Gördüm, kendimle yüzleştim ve gidiyorum.
Hoşçakal eski sevgili...

Evet, ne olursa olsun hayat hala güzel!

Görsel: Ahmet Coka

36 yorum:

Onur Diribaş dedi ki...

Ama ben buna kısa film çekmek isterim. Tek kelimeyle harika! Bayıldım tatlım... :)

Aslısın dedi ki...

Onur, teşekkür ederim utandım.
Bu filme o senin filminde kullandığın Coco Rosie'nin Candy Land'i gitmez mi, iç paralaması, tekrar oluşu falan:))

Kaan dedi ki...

Ne kadar güzel, bir anıyla yüzleşilmiş, "anı rafı"ndan alınıp, soru işaretleri ve acaba'lar özenle silinmiş ve geçmişe bu haliyle yollanmış..
Belki de uzun roman yazamayışımızın sebebi de budur; uzadıkça anlık duygularımıza kaçamıyoruz, saklanamıyoruz.

A-H dedi ki...

sakin bu kadarcik deme Asli :(
daha yeni tadini almaya basladik yahu, cok guzel geldi bana bu hikaye.

hemera-nyks dedi ki...

tekrarlar insana ancak acı verir.. çok doğru..

Nyks

Aslısın dedi ki...

Kaan, bilemedim, kafam karışık uzun ve kısalık- anlık ve derinlik konusunda.

A-H, insaf yahu. Dün bitecek şeyi uzattım bu kadar :)) Yok valla bitti. Olmadı işte, eski sevgililer ayrıldı, kendi yollarına gittiler:) Başka hikayeler yazarım ben sana tatlı tatlı, olur mu:)

hemera, evet öğrenene kadar acı çekmeye razıysan tekrar etmeye devam edersin.

Onur Diribaş dedi ki...

Candy Land'e değil de devamı niteliğinde düşündüğüm bir projem daha var. King Crimson - Moonchild şarkısına... Aslında iç içe geçmiş olacaklar... Bir kısır döngünün iki ayrı ucu... Ying-Yang gibi... İşte Moonchild şarkısına harika gider bu hikaye. :)

menekşe hüznü dedi ki...

bu gerçeküstü hikayeler birgün gerçek olduğunda insan anlattığınız gibi davranabilse keşke...çünkü bazen vazgeçmek pek de kolay olmuyor..Çok güzelmiş ama...ve gerçek şu ki
'tekrarlar insana ancak acı verir '

Aslısın dedi ki...

Menekşe hüznü, gerçekte olsa o kadın o adamı yine hapsetmeye çalışır ve asla vazgeçmez, her şey tekrar diye, haklısınız.

Bunu bir kerede başarabilen var mı bilmiyorum ama ben en az üç tekrardan sonra ancak akıllanırdım.

menekşe hüznü dedi ki...

gerçekten tek seferde başarabilene imrenirim..Çünkü kendimi bile bile ateşe atmak konusunda üstüme yok..sanırım benim akıllanmam çok büyük bi yara almamla sonlanır ki bu kaçıncı olur kimbilir..

Aslısın dedi ki...

menekşe hüznü, aman yara falan alma. karşına sana yara değil, içinde çiçek açtıracak birisi çıksın ve bu denemelere de hiç maruz kalma.

menekşe hüznü dedi ki...

çok teşekkür ederim aslıcım..umarım hepimiz için öyle olsun...

MERY DAIMON dedi ki...

çok güzel..

Aslısın dedi ki...

teşekkürler Mery

Bilge dedi ki...

Bir bilge dmeişti ki "Eski aşklar eskide kalmalı. Bir daha hiç iletişim olmamalı." Tamamen katılıyorum...

Betül dedi ki...

Her geçen saniye bir mumu söndürürmüş derler,hiç bir şey bir saniye öncesi gibi değildir.

Yakın ama uzaktaki insan bu hikayenin sonunu okurken beni aynı zamanda fsrklı sonlar düşündüren kadın sana diyecek o kadar çok şey var kiiiii...

Aslısın dedi ki...

Bilge, bir bilge doğru demiş galiba.

Aslısın dedi ki...

Betül, yakın ama uzaktaki insanım değil mi:) Ama olsun beni seviyorsun işte:) Yazsana o farklı sonları sen de, okuyalım.

Karōshi dedi ki...

Çok güzel çok özel ve çok doğru hikaye:) Tanıdık da:)

Sibel dedi ki...

Bu hikaye uyduruk muyduruk ama o kadar da gerçek ki!
Bir yanda özgürlüğünü isteyen ile diğer yanda hapsetmek isteyip bunu başaramayan. Hapsedilmek istemediğine göre karşıdaki, zaten kimse beceremez onu hapsetmeyi.
Ah dedim, ah!

Aslısın dedi ki...

Zuihitsu, teşekkür ederim:)

Sibel, uyduruk murduruk ama yaşananlardan da bir şeyler oluyor, başkaları, kendim, ben, sen, onlar...
Ah deme, hayat güze dedik ya.

deli fadik dedi ki...

şimdi ben desem ki bu hikaye benim hikayem:))) bence yazmaya devam et, bakalım hikaye nereye kadar tutacak. tutmadığı yerde, ben kendiminkini yazarım ona göree

Adsız dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş..
İnsan düşünmeden duramıyor..
Neden insanlar karşısındaki kişiyi hep sahip oldukları bir meta gibi görürler ki?
Sadece kendilerinin olsun ve ne zaman nerde isterlerse, o zaman, orada durmasını beklerler..
İlişkilerin çoğunun her iki taraf da çok sevdiği halde, bir tarafın aşırı anlamsız baskısı yüzünden bittiğini hiç kimse farkedemiyor mu?

Adsız dedi ki...

Tebrikler, çok güzel bir yazı olmuş :)

Aslısın dedi ki...

deli fadik, sen başla bence kendi hikayene zira bu hikayenin sonu bu valla:))

Cem, teşekkür ederim. Bu galiba karşılıklı senin dediğin karşılıklı güven sağlanmış ve kendine güvenli insanların arasında yaşanacak sağlıklı bir ilişki olabilir. Ama eşya gibi sahiplenme durumu, iki kişinin de bazı arızalarından kaynaklanıyor diye düşünüyorum.

Hayatın süs payı,sağol beğenmene sevindim.

Miles Of Style dedi ki...

even though i can't read turkish i love to come by and check out the cute illustrations u put up here...one of the classic examples where communication isn't restricted to language is this :)

Aslısın dedi ki...

Miles of style, You're right about communication. I wish I could draw like this and express myself by drawing:)

Stil Direktoru dedi ki...

Yavrum ya ne kadar güzel ifade biçimidir ne kuvvetli bir kalemdir bu. Sıkılmadan okudum valla yüreğine sağlık.

Aslısın dedi ki...

Edacım, ne şahane iltifatlar yahu, sağolasın, varolasın...

aslı hayvanı dedi ki...

gerçek sandım lan! :)

Aslısın dedi ki...

adaş, gerçeği yazmak yemez be:))

HerbiRenk dedi ki...

henüz fırsat buldum hikayenin devamını okumaya:) unutmadım yani;) hikayenin sonu Oscar Wilde'ın şiirine benzemiş Herkes öldürür sevdiğini... Öldürmemek için gitmeyi seçmiş bir kadının öyküsü çok güzel.

arkası yarına devam mı?

aslı hayvanı dedi ki...

ayakta alkışladım valla cesaretinden ötürü :)

ancak gerçek sanıldığına göre pek gözer olmuş bu yazı. ayrıca birincisi de varmış, ben kaçırmışım.

ABSOLUT - eklektik dedi ki...

çok güzel mesajlı bır son yazmıssın hıkayeye, çok güzel olmuş.nıce mesajlı hıkayelere dıyeyım:)

Aslısın dedi ki...

herbirenk, çok teşekkür ederim. Başka bir hikaye yazarım elbet, arkası yarın disiplinim olur mu ondan emin değilim işte:)

adaş, sağolasın, ne diyeyim:)

absolut, teşekkür ederim, hadi hayırlısı diyeyim ben de o halde:)

Adsız dedi ki...

o son hoşçakal insanın içine nasıl oturur..