6 Ara 2010
Nen var kuzum?
Vermen beklenenleri vermediğinde; gelecek her türlü eleştiriyi kabullenmek zorundasın.
Hayatında o sırada ne olup olmadığı önemli değil, karşındakinin beklentisini karşıladıysan sınıfı geçtin, karşılayamadıysan otur sıfır!
İçine girdiğin ruh halleri ve hissettiklerin değişkense ve farklı olasılıklar barındırıyorsa; eleştirilme ihtimalin de o oranda artar. İnsanlar, çok değişmeyen, alışıldık insanları, durumları daha çok severler. Her ne kadar sürprizlerden hoşlandıklarını söyleseler de aslında önceden formülünü yazdıkları; belli koşullarda net bir girdi, net bir çıktıya sebep olur koşullanması dışına çıkılsın istemezler.
Ne kadar karmaşık anlattım. Demek istediğim şey; her zaman esprilerine güldüğünüz birisi, bugün siz mutsuz ve üzgünseniz de espri yaptığından gülmenizi ister. Gülmezseniz hayal kırıklığına uğrar, mutsuz olur.
Ya da içinizden geçen her duyguyu, yaşadığınız her olayı açıkça anlattığınız bir arkadaşınızın, size aynı açıklıkta davranmadığını fark ettiğinizde; hayal kırıklığı, üzüntü, alınganlık içine girersiniz.
Günler günleri takip ederken, herkes bir sürü olay yaşıyor, çeşitli durumlarla karşılaşıyor.
Yaşadığım süreye geriye dönüp bakarsam; bana kırgın insanlar var, benim kırgın olduklarım da var.
Çok fazla şey beklemezsen daha az kırılırsın felesefemden uzaklaştığım oluyor.
Hatta bazen belli bir şeyi beklemediğimi söylesem de aslında kendime bile itiraf etmeden, içeride bir yerlerde o konuyla ilgili beklentilerim oluyor. Bunlar karşılanmadığında, gerçekleşmediğinde, alınıyorum, üzülüyorum.
Bu arada bir de kendimi korumak için kimseden hiçbir şey beklemiyorum yalanının arkasına saklandığımı fark ediyorum. Bu yalanın arkasından aynaya baktığımda, kendimi sahtekar hissediyorum.
Şu anda kendimi doğru olmayan bir şeye inandırdığım ve kandırdığım için benimle küstüm, oynamıyorum!
Sözlükten: Küskünlük
Görsel: Ahmet Coka
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
16 yorum:
Anlıyorum ne demek istediğini. Her gün şen şakrak olmana alışkın olanlar yüzünü bir gün assan "nen var kuzum" diyorlar aynı dediğin gibi. Yok birşeyim, bugün böyleyim demen yeterli olmuyor onlara. Sanki bu ruh haline neden olacak trajik birşeyler yaşamış olmalısın! Oysa hiç de öyle değil, bir gün yaz, bir gün kış gibi olabilirim. Kime ne?
Aaaaa cok ayip yakisiyo mu size kusmek? Hadi bakiim kardes kardes oynayin.. Gormicem bi daa.. Olur kardesler arasinda ole..
Sibel, evet hepsi olabilirim, bu da işin en eğlenceli yanı zaten.
sade, şapşalsın sen :))) güldüm buna sesli hem :)
Sanırım her iki halimizde de bizden sadece verebileceğimiz kadarını uman ve bundan mutlu olabilecek evsafta kişileri bulabilmek en sağlıklı çözüm. Bulabilmek diyorum çünkü ha deyince asla olan bir şey değil. Hani kısmet deriz ya genel anlamda, bu da kesinlikle öyle bence, bir şekilde ve her iki tarafın bilerek etkisi olmadığı yol kesişmeleri...
Kaan, evet dediğine katılıyorum.
Bir de verebileceğimiz kadarı bile değişirken yine karşılanmayan beklentiler bütünü ile yüzleşme sorunsalına her halükarda hazır olmak gerekiyor, derim. Ve evet kısmet kısmı da işin sürprizlerini getiriyor.
insanları yıllarca sırtında taşırsın ve birgün olup inddiğinde senden ötüsü olmaz sevgili Aslı.hayat kanunu böyle diyor:)hem bazen itiraf etmeli ki herkes yalan arkasına saklanıyor.ynlış mı evet yanlş ve herkes de bunun farkında ama hayat kanunun madde 2 de bunu söylüyor:))kendine haksızlık etme:)
sanki bu yazıda bi parça dünkü yorumun etkisi var gibi geldi,ama üzülmedim hoş bi yazı olmuş.yüzleşme zorlu bi iştir hele kendiyle yüzleşme,kendi kabulleriyle...
ama ben yorum yazmıştım buraya gelmemiş mi:(((neyse demiştim ki özetle insanları yıllarca sırtında taşırsın ve bir kez indirdiğinde senden kötüsü olmaz.hayat kanunun md 1.
ve herkes kkendisine bile yalan söylerken etrafındakilere söylememesi insan doğasına aykırı bu da md 2 demiştim:)
kendine haksızlık etme bu yüzden aslı:)
bad-ı saba, merak etme cancağızım, yorumlar denetlenip yayınlanıyor tarafımdan:)) ondan hemen görümemişsin. Evet sırtımızda taşıyoruz ya da birileri bizi sırtlarında taşıyorlar, iki taraflı işte mevzu.
nesimi, bu yazı sözlükten bahtıma çıkan kelimeden çıktı. yorumda küseceğim bir yan görememiştim ama olması gerekiyormuş herhalde, gidip yine okuyacağım, ona göre küserim :)
daha önce direkt görüntüleniyordu da ondan.gene internetin azizliğine uğradım galiba deyip panik yaptım:)
ya şu beklentiler konusu. malum terapiye başladım. tohtur hanımla konuşuyoruz geçen gün. konu bu beklenti işine geldi. çocuğumla ilgili beklentilerimi nasıl sıfırlamayı başardığımı filan anlatıyorum gerine gerine. 'hiç bir şey beklemiyorum, sadece mutlu olsun istiyorum' dedim. 'yalnız bu da beklenti, hem de büyük bir beklenti. bunun ne kadar sağlıklı olduğunu tartışmamız lazım' diye karşılık verdi bana. nepal'e gidiyom ben, rahip olcem!
Adaş, al işte o beklentisizlik yalan, dedim ben sana :)
Sen diyorsun ki; aman beni ileride görsün, arasın, sorsun demiyorum hiç. Asla öyle dertlerim yok, yeter ki o mutlu olsun.
Sonra tohtur çocuğa yüklediğin yükü böyle çat diye çarpıyor yüzüne.
Of hayat zor ya!
aslında ilerisi bile değil benim bahsettiğim. mesela eğitimiyle ilgili beklentim yok. ona kendi isteklerimi diretmiyorum. yaşayamadıklarımı onun üzerinde tatmin etmeye çalışmıyorum filan. büyüyünce ne isterse onu olsun, yeter ki mutlu olsun diyorum ama evet, işte en büyük beklenti bu.
kim, ne kadar mutlu olabiliyor ki? mümkün mü ve hatta sağlıklı mı hayatta devamlı mutlu olmak? eh bir şekilde bunun da farkına varıp kendimizi eğitmemiz gerekiyor işte.
hayat çok zor!
ya buna beklenti değil de onun için iyi bir şeyler istemek desek, bu bizimle ilgili, çocukla alakası yok desek... Kanar mı doktor buna acep:)))
benimki beklenti hatta neredeyse saplantı. çocuk hiç üzülmesin istiyorum. bebekliğinden beri de böyleyim. ağlamayı bilmezdi küçükken, ağlaması için fırsat olmazdı zira. pamuklara saracam elimden gelse. çok ağır hastayım ben bu konuda.
ne yapsam kandıramam yani doktoru :D
adaş, hayırlısı olsun be:)
deli çıktın sen tam:)
işin kötüsü yazdıklarını okuduğumda "ee ne var bunda" dememek için kendimi tutuyorum!
Yorum Gönder