1 Mar 2011

Bugün yok, bulamadım...

İsyan edesim var ama korkuyorum. Tam bir şey söyleyeceğim ki; içimdeki polisin copunu eline vura vura köşede beni beklediğini görüyorum "konuşsun da vurayım iki tane beline, kendisine gelir" diye. İsyan etme hakkım olmadığı için polis, sabahın köründe mesaiye yetişmiş.

Oturup şükretmen gerekirken; sahip oldukların, yaşadığın, sağlıklı olduğun için, ota boka üzülüp, sinirleniyor, isyan ediyorsun. Neye isyanın be senin? Ne derdin var da isyan ediyorsun? Sen dert mi sanıyorsun başındakileri? İnsanlar ölüyor be bir yerlerde, kimisi bakımsızlıktan, kimisi zamanı dolduğundan, kimisi bir başkası tarafından öldürülüyor, çıkar uğruna, para uğruna, hiç uğruna. Ölümü de bırak bir kenara, en temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Sen kahvaltını etmiş, sıcak ofisinde mesaiye kırk dakika kala, bana zırlıyorsun her zamanki gibi.

Nasıl mutlu olacaksın be sen? Bir insan nasıl mutlu olur? Var mıdır sorunsuz, saf kolonya gibi mutluluk? Yok elbette, senin baktığın pencereye göre havanın durumu değişiyor. Ayaklı kütüphane gibi gezip, konuşmayı biliyorsun. Ama iş yaşama dökmeye gelince; bana güneş lazım, bu evin duvarları çirkin, hem ben neden duvara bakıyorum diye nefes aldığın sürece doyurman gereken ruhunu, egzoz dumanıyla kaplıyorsun.

Bunalhansın kızım sen!
Adam olmazsın!

Sokakta, iki köpek var, çocukluklarından beri asla ayrılmıyorlar. Çok oyuncular. Arada kedi kovalayıp, birlikte yemek arayıp, birlikte uyuyorlar. Edi ile Büdü diyorum onlara. Sırnaşıklar çok, ne zaman elimde bir torba görseler kuyruklarını sallayarak yanımda bitip, benimle birlikte geliyorlar, caddenin sınırı diye belledikleri yere kadar. Cinsiyetleri ne, bu arada sevgili de oldular mı, bilmiyorum ama asla yalnız gezmiyorlar.

Seviyorum sokakları. Kedisi, köpeği, ağacıyla. Okulu, çocuklarını her akşam okuldan almaya gelen anne babaları, parkı, martısı, serçesiyle seviyorum.

En bunalhan halimde bile seviyorum sokakları. Buradan, hızlıca buharlaşıp evde, camın önünde yeniden katı forma dönmek istiyorum...


Görsel: Ahmet Coka

9 yorum:

Sibelbek dedi ki...

haklısın, haklısın da... gönül ferman dinlemiyor! :))

kara kitap dedi ki...

içimde sık sık bu tarz konuşmalar olur.hatta bugün sabah afganistan'la ilgili bir yazı okumuş ve kendimden utanmıştım.insanlar temel yaşam ihtiyaçlarını bile zar zor karşılarken nedir sendeki bu memnuniyetsizlik kızım kendine gel demişti içimdeki anne, ama çocuk bana ne diyip omuz silkti. resme bayıldım bu arada.

çer çöp dedi ki...

"It's Kind of a Funny Story" diye bir film var, 2010 yapımı. Bu söyledikleriniz bana onu hatırlattı. Boş vaktiniz varsa izlemenizi tavsiye ederim, fakat yalnızca boş vaktiniz varsa. Biraz derinleşebilse çok iyi olabilecek bir film ama -sanırım diyalogların yüzeyselliği nedeniyle- bu haliyle gençlik filmi gibi duruyor.

Sibel dedi ki...

Bak benim de en çok istediğim şey, senin son cümlende söylediğin. Ama ben bunu "şu insanoğlu ışınlanmayı keşfetsin artık" diye dile getiriyorum. sen daha şairane bir söz söylemişsin: buharlaşıp sonra bir yerde katı forma dönüşmek! vay, dedim...
bugün hava berbat, ben yeni sigarayı bıraktım ama herşey çok güzel be aslım. hadi silkin de kendine gel!bi sokağa çık gel mesela...

Betül dedi ki...

Ben de seni seviyorum:)
Benim içinde bir barça bunalhanın varmı:?

ali zafer sapci dedi ki...

"bunalhan" ilginç bir söz, teşekkürler.

Emine dedi ki...

güzel türkçemize katkılarından dolayı tebrik etmek isterim Aslı :)
"bunalhan" ın patenti sende mi?
bir de buharlaşıp katı hale gelmenin karşılığı senin literatüründe sibelin dediği gibi mi? yoksa farklı bir karşılığı var mı? :)
yazına gelirsek; "düşünüyorum öyleyse varım" görüşüne destek..

(yine hoşgörü olayına girmek isterim)

maskeli allâme dedi ki...

Enteresan fakat çokça yaşamdan bir parça güzel paylaşım emeğine sağlık.

Aslısın dedi ki...

Tibet'in annesi, valla dinlemiyor.

kara kitap, görsele ben de bayıldım:) Ahmet Coka sağolsun. Gerçekten şımarıklık yaptığımız.

Nafile, teşekkürler öneri için, vaktim olduğunda izleyeceğim.

Sibel, ben de bugüne kadar ışınlanma derdim, bugün ne oldu anlamadım. Sigara ile ilgili son hareketini gönülden destekliyorum, aferin sana!

Betül, boşver bunalhanı ya mutluluk verelim onun yerine:)

alizafersapçı ve Emine, Atilla Atalay'ın Sıkılhan tiplemesinden esinlenip çıkıverdi Bunalhan:))

Emine, ışınlanmaktan biraz daha farklı benim istediğim bu sefer, buharlaşmak ve aslında yok olmak ama sonra kıyamadım kendime bari evde camın önünde katılaşayım dedim:)