Bu bir adamın; hiç büyüyememiş, çocuk kalmış bir adamın hikayesi. O adamdan yeni ayrılan ve henüz yaralarını tam saramamış olan arkadaşım, bu hikayeyi yazmamı istedi. Neden bunu ısrarla istediğini bilmiyorum ama içinde olmadığını düşünüp, dışarıdan dinlemek istedi belki de her şeyi. Daha objektif, duygulardan arınmış hissetmek için.
Melis, benim çocukluk arkadaşım, yazlıktan. Senelerdir konuşmuyoruz, görüşmüyoruz aslında. Blogumu okuyor ve arada yorum yapıyor, sadece. Dört gün önce bana bir mesaj attı. Mesajı attığında çok mutsuzdu ve ne yapacağını bilmiyordu. Bana akıl ver n'olur, diyordu mesajında. Öyle ki; yazarken hiç nefes almamış gibi, boşluksuz, upuzun bir yazıyla, bir çırpıda anlatmıştı her şeyi.
Yaklaşık üç senedir beraber olduğu bir adam vardı, başlarda adam evliydi ama sonra karısından ayrılmıştı. Adam evli olduğu sürece mutlu değildi, karısını başka kadınlarla aldatıyor ama ondan ayrılmıyor ve hayatına devam ediyordu. Boşandıktan sonra, küçük bir yerde yaşayadıkları için ilişkilerinden herkesin haberi olmuştı. Tabii eski karısının da. Eski karısı, hem Melis'e hem de adamın önceden ilişki yaşadığı diğer kadınlara bir şekilde ulaşıyor ve çaresizce, onlardan hırsını çıkarmaya çalışıyordu.
Melis, eski karısının yaptıklarından rahatsız oluyor, onun kendini küçük düşürdüğünü, basitleştiğini düşünüyor ve mesajında bunu anlatıyordu, bana. Ama tüm bunlara sebep olan adam, tüm kadınların kalplerine bir şekilde girdiği için, suçlanmak bir yana, olaylarda hiç payı yokmuş gibi es geçiliyordu. O sevilendi, paylaşılamayandı. Diğer kadınlar ise rakip. Çaresiz ve aldatılmaya mahkum bir sürü rakip vardı ortada. Esas kahramanınsa; keyfi yerindeydi büyük ihtimalle.
Melis, sevdiği adamlaydı, mutluydu. Bu mutluluk beş-altı ay sürdü; ta ki bir kadın ona mesaj atıncaya kadar. Ona, sevdiği adamla bir seneye yakın zamandır ilişkileri olduğunu, yaşadıklarını anlatıyordu, mesajında. Melis şok olmuştu çünkü sadece kendisine söylendiğini sandığı sevgi sözcükleri, yapılan kurlar, her şey, aslında eşzamanlı olarak bir başka kadınla paylaşılıyordu.
Artık buradan sonrasını, benim kalbim de kaldırmadı. Devamı yeni yalanlar, kendini ifade etmeye çalışmalarla sürüp gidiyordu. Melis, en sonunda çaresiz ve hala istemeden, vazgeçmek istemediği adamdan vazgeçti. Ama atlatamadı ve atlatamıyor. Ha bu arada adam, eski karısına dönmüş, şaşırdım diyemeyeceğim.
Benim bu hikayede, aklımda kalan tek şey o adam. O nasıl bir hayat yaşadı ki; çevresindekilere de, kendisine de bütün bunları yapabiliyor? Sordum arkadaşıma; aldığım cevaplar biraz açıklama oldu diyebilirim. Annesini yıllarca aleni bir şekilde aldatan babası belki de onun büyümesine engel olan. Senelerce bunu yaşayan annesinin, karşı çıkmayışı, onu terk etmeyişi, onu kadınlara düşman etti ya da ne kadar çaresiz olduklarını öğretti, belki de. Annesinin ona çektirdiği acıyı karşısına çıkan bütün kadınlardan almak istemesi de, bir neden olabilir. O, hiç büyümemiş bir adam, çocuk adamlardan. Büyümeyecek de büyük ihtimalle.
Böyle durumlarda, kadınların birbirlerine düşman olmaları ise ikinci aklımı kurcalayandır, her zaman. Sevdiğim adam beni aldatıyorsa; aldattığı kişiye diş bilemek bana haksızlık gibi gelir. Beni sevdiğini sandığım, birlikte olduğum kişidir, bunun sorumlusu. Kurtulunması gereken odur, diğer kadınlar değil. Bugün Ayşe, Berna, Jale yarın Merve...
Hiç değişmeyen ve değişmeyecek olan ise; esas adamdır ve bulaşıcı bir hastalıktan kaçar gibi kaçılması gereken de odur, bence.
11 yorum:
aslında konu birkaç yönüyle ele alınabilir bir konu ve çok tanıdık, çok bilindik...her yerde, etrafımızda ve belki de çok yakınımızda
esas adamın karısını aldatmasına da aldatılan kadının rahatsız edici davranışlarına da birçok kılıf bulabiliriz ya da mazeret diyelim
bu arada Melis'in evli bir adamla birlikteliğine ve o adamın karısını aldatılan eş durumuna düşürmesine de kılıf bulabiliriz...adına aşk deriz, sevgi deriz ya da insan neyle ne zaman karşılaşacağını bilemez ki...de diyebiliriz
kendisi de sevdiği adam tarafından aldatılan Melis'in aldatılan eşin hissettikleriyle aynı şeyleri hissettiğinden eminim...nasıl olur, bu bana yapılır mı gibi...
ve ortada paylaşılamayan esas adam eski karısına dönerek halâ esaslığını korumakta, devam ettirmektedir
aldatılan eşin diğer kadınları arayıp rahatsız edici tavırlarda bulunması ise kabullenememekle, hırsını almakla, sen olmasan kocam beni aldatmazdı gibi bir bilinçaltı düşüncesiyle, belki de güç gösterisinde bulunmakla alakalı sanırım...hele ortada bir de çocuk(lar) varsa tamam gücünü bu yönde kullanmaktan da geri durulmaz galiba...çünkü o yuvasını kurtarmaya çalışan kadın tiplemesinde olacaktır her zaman...ve diğerleri yuva yıkan...
ilk başta da dediğim gibi çok bildik, çok tanıdık bir konu
sonuç yok...a adam, b adam
a kadın, b kadın
film aynı film...tekrar aynı tekrar
çok bildik çok tanıdık bir hikaye..
esas adam diyoruz ya veya esas kadın ııh aslında esas olan tek şey var ne yaşanırsa yaşansın yaşananlar karşısında "duruş"..
ve bu konuda herkes özgür(n)..
işte bu özgür(n)lük hikayelerin başlangıçlarını, devamlarını ve sonlarını belirleyen..
Adam her tarafta görebileceğimiz "Allah başa vermesin"lerden biri anlaşılan.Adamın ailesiyle ilgili açıklamalar da bence adamı mazur göstermiyor.Yap bir sürü ahlaksızlığı,pisliği,vay benim çocukluğum de ya da birileri vay bunun çocukluğu desin.Boş laf!Ayrıca,tamam adam bu işte sonuna kadar suçlu ama evli olduğunu bile bile onunla gönül ilişkisi kuran üçüncü şahıslar da aynı derecede suçlu bence.Her yönüyle berbat bir iş.Her bir ucu boklu değnek.Allah yaşatmasın kimseye.
özlem
seks için sevgili olmaya razı olmak... bence konu bu
Bak işte bu adam bir ruh katili ve katliam yapmış bir yerlerde.
Bu tür erkeklere çocuk erkekler demek çok safça değil mi?Bu tür heriflere bencil,sorumsuz,hiç bir değeri olmayan,onca insanı kandıran demek daha isabetli olurdu.Kadına gelince ona da diyeceğim bencil bir zavallı.Neyse ki sona ermiş.
Herkes yaşadıklarından veya düşündüklerinden bir yorum yapmış. Ben söyledim zaten bakış açımı. En baştan, sonu belli olan bir hikaye. Arkadaşım yazıyı okuduktan sonra ona çok inandığımı da yaz dedi, dün akşamüzeri.
Ama inandığını, zaten yaşadıklarından görüyoruz. Bazen insan, inanmak istediğine inanıyor. O da öyle yapmış.
Peki arkadaşın Melis 'şimdi' rahatladı mı?
Okudumu bu yazını?
syrakusa'um, okudu birden fazla defa. Okumak iyi gelmiş ama yine de çok üzüldüğünü söyledi, hem bir yabancının hikayesi gibi hem kendi hikayesi olduğunu bilerek okumak, canını yakmış.
Her insanın hayatından geçen hikayeler...ya da gerçekler, acılar insanı büyütüyor, olgunlaştırıyor ve hayatı olduğu gibi kabullenmeyi sağlıyor .Ahkam kesmek çok kolay tabi ki suçlu adam ama ona boyun eğen kadınlarrr da suçlu ..Arkadaşımızın acıları dinecek eminim belki zaman alacak ama geçecek Allah o adama ve eşine yardım etsin tabi ki böyle bir aileden yetişen çocuklara da........
adam demek isterdim ama değil o yüzden erkeğin kadına yaptığı haksızlığı kadın kendine yapmasın, tek bir dakikasına bile değmez, yaşadığı hiçbir şey biliyorum çok ağır bir cümle ama yaşadığı hiçbir şey gerçek değil :(
Yorum Gönder