Sabah sinirlendim birisine. Bir süredir, durmadan birilerine sinirleniyorum zaten. Geçmişi olan sinirler bunlar, anlık tepkiler değil. Tekrarlanan davranışlara kızıyorum, kızdığım insanın karakterinin yansımalarına yani. Sanki elimde mi onu değiştirmek de kızıyorum bu kadar, diye kızgınlığımı kendime çeviriyorum ama bir yere götürmüyor bu da beni. Kime kızdığımın ne önemi var, ben kızgın olduktan sonra.
Sabahki sinirin üzerine biraz düşündüm. Mantıklı olalım Aslı, sence niye böyle davranıyor, diye kendime sorduğumda açıklamaları geldi. Hatta bu açıklamaları onun açısından gayet mantıklı buldum. Haklı ve doğru değil ama onu düşündüğümde bu yaptığı, bir nevi hayatı yaşama, kendini koruma hali. Sonra fark ettim ki; ona kendi içinde hak vermeye başlıyorum ama işin içinden "ben"i çıkarınca. Bu şekilde düşündüğümde içime hafiflik geliyor. Benden uzaklaşınca, anlama kapasitem artıyor, sinirlenme hali yok oluyor. Sanırım affetmeye böyle gidiliyor.
Affetmek için "ben"den vazgeçmek gerekiyor. Çünkü yaptıkları kendi açısından anlaşılır olsa da "bana bunu nasıl yapar?" duygusu, her şeyi alt üst edip, sinirler dünyasına geri taşıyor beni. Empati falan değil bu, empati diye bir şey yok. Kendimi onun yerine koyamam. Olmaz, üzerime büyük gelir. Sadece kendimi (egomu) işin içinden çıkarıp da olaya sakince baktığımda gördüğüm şey, onun kendisine dair açıklamaları. O zaman anlıyorum işte durumu, affedebilme şansım doğuyor. Kendi yerimde ve pabuçlarımın içinde durduğum halde anlayabiliyorum. Onun pabucuna falan girmiyorum.
Kimse, kimseyi değiştiremez. Yani birisi değişmeye inanmadıktan ve karar vermedikten sonra. Affetmek hafifletir, ruhu gereksiz yüklerden arındırır. Affetmemek için açıklamalar getirmekse sadece kendine işkencedir.
İşkenceye devam etmek istiyorsan, tüm öfkeni taşımaya devam et. Senden geçmek yerine, onda kal, kendinde kal, bunal babam bunal...
Görsel: Ahmet Coka
7 yorum:
ne kadar tanıdık cümleler, ne kadar tanıdık duygular..
karşındakine yüklediğin anlamın derecesine göre affetme çalışmaları konu başlıklı bir yazı da benden çıkabilir :)
bizzat tarafımdan denemiş ve uygulanmıştır..
Aslı bu satırlar çıktıysa yüreğinden, öyleyse sen güzel bir pazar geçirmeye hazırsın..
sevgiler...
Eminee, az laf çok iş, hadi yaz:)
Evet pazarım değişti, bunları düşündükten sonra, vallahi yokuş aşağı freni patlak otobüs gibi gidiyordum, zor durdum, hayırlısı:)
tamam cem yılmaz değilsin :) ama beni güldürüyorsun :))
sen de hep gül..
:))
affetmek bu kadar kolay da sayılmaz ama... emeğinize sağlık
Ödülün var, tereddüte düşmediğim her zaman keyifle takip etttiğim bir blog, aynı zaman da güldüren ve düşündüren sevdiğim bir blog:)
Emine, iyi bir insansın:)
Yaşam Pınarımm, gülmek güzeldir:)
maskeli allame, hiç değil hem de.
mehbup, çok tatlısın, çok teşekkür ederim.
Yorum Gönder