7 May 2008

Çocuklar Gerçekten Acımasız mı?

Derler ya çocuklar acımasızdır, içlerinden geçeni, karşılarındakinde bırakacağı hasarı düşünmeksizin söyleyiverirler. Bu çocukların henüz çok fazla tasa, endişe taşımamalarından ileri gelir. O anda bir yorumları ya da bir fikirleri vardır ve pat çıkıverir ağızlarından.

Buna acımasızlık demek istemiyorum. Bu bir lüks sadece, çocukken insanlara tanınan bir lüks. Büyüyüp de bunu yapan kişiler ya patavatsız olur ya da pek tercih edilmeyen insanlar olurlar.
Ama çocukken en fazla annenizin ters bir bakışı sizi cezalandırır. Bu ceza da anenizin en yakın arkadaşına "sen çok çirkinsin" demenin bedelidir.
Bir de çocuk olmalarına rağmen acımasız olamayan, söyleyecekleri şeyin karşısındakini kıracağını düşünüp susan hatta başkalarının yaptıkları acımasızlıklar karşısında diğer kişinin ne kadar üzüleceğini düşünüp, hayıflanan çocuklar olabilir.

Bu çocuklar büyüdüklerinde de bunu maalesef hep yanlarında taşıyorlar. Birinin canı acıtmak istedikleri ve hatta acıttıkları zamanlar oluyor ama tamamen şuurlu bir şekilde, düşünmeden değil.
Çocukları daha küçücükken bir şey söylemeden önce iki kere düşünecek hale getirmek bence acımasızlıkların en büyüğü. Ona daha çocuk olmanın tadını çıkaramadan, yetişkin hayatındaki kuralları dayatmak ve buna uygun davranmasını beklemek.


Bu şekilde davrandığımızda onun saf ve dolaysız dünyasına endişe, imalara anlam yükleme gibi gereksiz sorumluluklar yüklemiş oluyoruz. Bütün bunlar zaten sosyalleştikçe zamanla öğrenilen şeyler, beş yaşında bir çocuk bu yükün altında ezilmemeli.
Ne yapması, nerede ne konuşması gerektiğini düşe kalka öğrensin, hayat zaten yeterince acımasız.

Bırakalım da çocuklar bir süre bizim tanımımıza göre "acımasız", ama aslında daha çok "dolaysız" olsunlar.


Foto: blogcu.com



2 yorum:

Adsız dedi ki...

2 yorum:


Adsız dedi ki...
bu konuya yazamayacağım sanki..bir deneyelim bakalım neler çıkacak..arka arkaya iki yorum yazmamıştım bu ilk ama ben çok yönlü düşüne bilen bir insanım mesela proje kapsamında dikdörtgen kutu çizerken aniden kare yapabilirim, hiç belli olmaz sağım solum.ilk okuduğumda ki tamamını okumadım çocuk terbiyesi üzerine dedim ve geçtim. aslında konuya yine oradan yaklaşıp çocuğu terbiye etmekle serbest bırakmak arasında ince çizgiden girebilirim. ama beni esas etkileyen yönü blog sahibinin bir zamanlar anlattıkları ve yıllar sonra bile bundan nasıl etkilendiğini yazması..belki kendisinden bahsetmiyor ama nben konuyu kafamda orada birleştirdim. olaydan bağımsız yıllar önce yaşanan duyguların aradan ne kadar zaman geçerse geçsin etkisini kaybetmemesi etkileyiciydi ama hüzünlü bir etkileyicilikti bu. bu kadar etkilenmekte acaba kendi hayatımdaki parçalar da etkili oldu mu acaba? aslında soracak olursanız çocukluğumda bu türden bir mobbing hatta mobiding yaşamadım derim. ama oturmasını kalkmasını bilen bir çocuktum. özgürlüğü kısıtlanmış bir adam yani. haa toplumsal kurallara göre bir problem yoktu. ama şöyle düşünün bugün için sizin içinizden gelen ve yapma özgürlüğünüzün olduğu hareketler var. ne diyelim buna ne diyelim buna mesela sevdiğiniz bir parçada dansetmek içinizden gelmez mi? gelir, işte bunun kısıtlandığını düşünün, bunu gibi basit bir şey..misafirliğe gittiğinde efendi gibi oturmak, ağırbaşlı davranmak vs. karşı tarafı üzmemek adına kendini kontrol etmeye başlamak. bunları yazan kişi olarak sen ne yapıyorsun derseniz ben de aynı yolun yolcusuyum. taksiye binince burası pis kokuyor denir mi oğlum, ayıp..bir gün kadıköyde yemek yerken yan masada bir adam vardı hani dalga geçmek için değil ama gözleri pörtlek gibi kocaman açılmış bakıyordu doğal bakışı olarak. bizimki adama baktı babaaaa adama bak şaşırmış demişti. şiişş sus oğlum denir mi öyle bari yavaş benim kulağıma söyle..ama çocuk bu içinden geldiği gibi davranıyor desem de küçük küçük de olsa bir şeyleri vermek gerekiyor, mobiding yapmadan.Kararsız AynacıBir gece vaktine yakın semaide
14 Mayıs 2008 Çarşamba 20:52

Aslı'dır dedi ki...
Sevgili Aynacı, beni de hüzünlendirdin, evet insan birçok şeyin etkisinden kurtulamıyor galiba. Yaşanan herşey sende bir iz bırakıyor.Bunu çocuklukta yaşadığında etkisini üzerinden atmak daha zor oluyor.Ben çocuk konusunda şunu düşünüyorum; eğer o çocuk evinde huzurlu bir ortamda yaşıyorsa, anne ve babası için kaygılanmak zorunda kalmıyorsa o zaman takside onu uyarman (yani dışa hayata yönelik uyarılar), kısıtlamalar onda en azından bu kadar etki yapmaz."Adam şaşırmış!!!" bundan daha güzel ve doğal bir tepki olabilir mi?
16 Mayıs 2008 Cuma 08:03

Adsız dedi ki...

Webmaster cok tesekkurler...

Selamlar SevalHatice